0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

ABD ve Avrupa dize geldi. Dize getirende bir virüs. Böylece onlarında ahım şahım devletler olmadığını gördük. Paçaları sıkışınca Kuran ve ezan okuttular, Türkiye’den sağlık yardımı aldılar. Bu arada bir şeye daha şahit olduk. Suudi Arabistan Kraliyet ailesinden 150 kişinin Coronavirüse yakalandıklarını, Kral ve veliahtının özel odalarda karantinaya alındıklarını öğrendik.

Mevzu hastalık ilk olarak 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkıyor. Çin yetkilileri ise hastalığı 7 Ocakta duyuruyorlar. İkinci tuhaf bir durum Wuhan’ı 24 gün sonra; 23 Ocakta karantinaya almaları. Tabiki tuhaflıklar bunlarla bitmiyor.. Karantina sadece Wuhan eyaletiyle sınırlandırılıyor, 23 Ocak 2020 tarihine kadar eyaletler arasında giriş çıkışlar serbestçe devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü ise gecikmiş olarak ”Pandemi” duyurusunu dünyaya 11 Mart 2020 tarihinde yapıyor.

Mazlumları öldürmekte çok mahir olan Batı Dünyası ve Çin virüs meselesinde acemilik ve salaklık yaptılar diyebilir miyiz ? Acaba.

Meselenin bizim açımızdan varılması gereken hali şu olmalı: Virüs belasından ders çıkarmalıyız. Kısır siyaset çekişmelerini bir tarafa bırakarak siyasetin mihenk noktasına Türkiye’yi koyalım. Hastalık sonrası ekonomik sıkıntılar içinde olacağımız kesin. Ayrıca  ruhsal yapısı bozulmuş milyonlar olacağız. Dolaysıyla önümüzdeki yılların her bakımdan barış içinde olmamız gereken bir süreç olduğunu gözden ve akıldan çıkarmayalım.

Kabul etmek lazım; dünya ülkeleri arasında Coronavirüs’e karşı en iyi mücadeleyi veren ülke Türkiye. Hasta ve vefat eden insan sayısına bakıldığında bu gerçek ortaya çıkıyor. Vatandaşlarını koruma bakımından, dünyanın en gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerinden fersah fersah önündeyiz.

Eksiğimiz var mıdır? Elbette olacaktır. Zira dünya çokca virüs salgınına maruz kaldı, lakin böylesine hiç rastlanmamıştı. Muhakkak ki ihtiyaç duyulduğunda duruma göre daha başka tedbirlerde alınacaktır. Mesela başta İstanbul olmak üzere ana kentlerin bazıları karantinaya alınabilir.

Bir gün bir Televizyon kanalı Rockefeller’in kurduğu vakfın 2016 yılında yayınlanan raporunu haber yaptı. Bu raporda Roçkefeller yıllar öncesinden adeta gaybı bilerek ”ölümcül bir virüsün” dünyayı esir alacağını ifade ediyor.

Tarih meraklıları Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının Yahudilerin ( Başta Roçkefeller ve Warburg aileleri) çıkartıklarını ve Sırp militanı ile Hitlerin piyon olduklarını bilirler. Her ne kadar ana hedeflerinde ayrı olsalar bile Türkiye meselesi ve  politikalarında aynı görüşteler. Türkiye Eski Ahid ( Tevrat, Zebur) ve İncil ( özellikle Yuhanna Vahiy Kitabı) kehanetlerinin tehdidi altındadır. Ve ABD ile İsrail’in iç ve dış politika dinamiğinin ana kaynağı bu kitaplardır. Kehanetlerde Yecüc ve Mecüc olarak gösterilen millet Türklerdir.( Ne yazık ki Müslüman kardeşlerimiz Araplara göre de Yecüc Mecüc Türklerdir.)

Ana hedefleri farklı olmakla beraber Evanjelistlerle Siyonistlerin ittifakının ana dayanağı; Hz.İsa’dır. Hz. İsa Yahudidir ama aynı zamanda Hristiyanlığın peygamberidir. Yani iki inanç da Hz.İsa’da bütünleşiyorlar. Evanjelistler Yuhannanın Vahiy’i ve Eski Ahid’in ”Daniel-Danyal” bölümüne dayanarak şu kehanette de bulunuyorlar:

1- Tek dünya devleti-hükümeti kurulacak

2- Tek dünya ekonomi yönetimi kurulacak

3- Tek dünya dini-senkretik din hakimiyeti tesis edilecek. ( Bu din İncil ile Tevrat ve Zebur’dan seçilecek vahiyler(!) olacak.)

Kaynaklar: Ramazan Kurtoğlunun; Tanrı İmparatorluğu ve Türkiye, Evanjelizm ve Küresel Ekonomik Düzen ve Yeni Dünya Düzeni, kitapları. Bu kitaplar özellikle okunması gereken eserler.

Sonuç olarak; Coronavirüs hastalığıyla mücadelenin bir başka ayağı bizleriz. Moralimizi bozmamalıyız, Evde kalma ve izolasyon meselesine sıkı sıkıya sarılmalıyız. Türkiye genelinde akraba ve dostlarımızı telefon ile arayıp hal hatır sormalıyız. Onlara moral verip onlardan moral almalıyız.

Saygılarımla….