height="132" />
SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTELERİNİ KİMSE TERCİH ETMEMİŞ MİŞ. NEDEN ACABA :)))))))?

SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTELERİNİ KİMSE TERCİH ETMEMİŞ MİŞ. NEDEN ACABA :)))))))?

ABONE OL
May 13, 2023 11:34
SU ÜRÜNLERİ FAKÜLTELERİNİ KİMSE TERCİH ETMEMİŞ MİŞ. NEDEN ACABA :)))))))?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son günlerde bazı meslek örgütlerince bastırılmış bir mesleğin içleracısı halini üzülerek aktarmak istiyorum.
Petrol mühendisine Diplomalı Pompacı , Su ürünleri Mühendisine Diplomalı Balıkçı denilen etiketçi bir ülkede Otobüs Kaptanlığı Yamağı bölümünün daha büyük revaçta olması gerçeği ile karşı karşıyayız ne yazık ki.

Su Ürünleri Fakültelerinin sıkıntı yaşamasının tek ve tek sebebi öğrencilerinin iş bulamaması. Tabii ki de istihdam meselesi en önemli kriter. Bir mesleğin devamlılığını sağlamak için iş imkânlarının yeterli olması gerekir.

Nitekim şu da bir gerçek ki kişi mezun olduğu alanda iş bulabiliyorsa o alanlar hiçbir zaman ölmüyor. Mesela Tıp fakültelerinden mezun olan öğrenciler boşta kalmıyor. Çünkü bizim halen çok ciddi oranda doktor ihtiyacımız var.

Hatırlarsanız bir dönem ziraat mühendislerinin iş bulabilmeleri çok zordu, bu yüzden öğrenci sayısında büyük düşüşler görüldü. Ancak ne zaman ki devlet politikalarında değişiklik oldu, kamu kuruluşlarında ziraat mühendislerinin sayısı artırıldı, fakültelerin hem öğrenci sayısı hem de kalitesi yükseldi.

Ancak bunların hepsinin de geçici çözümler olduğunu gözardı da edemeyiz kanısındayım.

Kanaatimce Su Ürünleri Fakültelerinin eğitim sistemimizdeki bazı aksaklıklarından kaynaklanan bir takım sıkıntıları var.

Bana göre sıkıntının asıl sebebi uygulama alanları bakımından fakültelerimizin su ürünleri sektörünün gerisinde kalması. Özel sektör uygularken fakültelerimiz ne yazık ki teoride kaldı diye düşünüyorum şahsen. O yüzden fakültelerden mezun olan öğrenciler sektöre sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi atılıyor. Bu sebeple sektör;  Su Ürünleri Mühendislerine mühendis yerine vasıfsız işçi gibi davranıyor. Yani beyninin gücüne değil kasının gücüne bakıyor ve vermiş olduğu ücret de ona paralel oluyor

Elazığ’ın, Sinop’un, Eğirdir’in ve ya Çanakkale’nin stratejik konumları da göz önünde bulundurulduğun da  bu fakültenin bölümlerinin de üniversitelerimizde mutlaka olması gerekmektedir diye düşünmekteyim. Bizim fakültemizde bölüm olarak tek bir su ürünleri mühendisliği bölümü var. Bu sebeple içerik olarak bu bölümümüzü farklı ve benzer ilgi alanlarına sahip bilim dallarıyla multi-disipliner bir hale getirme çalışmalarının mutlaka yapılması gerekir diye düşünmekteyim.

Öncelikle önemine binaen denizcilikle ilgili bazı bölümlerin fakültemizde yer alması şart bence.

Gemi İnşaası ve gemi makineleri gibi bazı bölümlerin açılması için çalışmalar mutlaka yapılmalıdır.  Bu durum öğrencilere büyük bir fırsat sağlayacaktır. Ayrıca fakültede su ürünleri mühendisliği bölümünün yanı sıra deniz teknolojileri mühendisliği adında bir bölümde mutlaka kurulmalıdır. Bu bölüm içerisinde çok farklı kısımlar da  olmalıdır mutlaka. Mesela Sualtı Teknolojisi, Biyoteknoloji, Nanoteknoloji, Dalga ve Gelgit enerjileriyle ilgili anabilim dalları gibi. Diğer bir bölüm  ise Deniz Politikaları ve Yönetimi ile ilgi olmalıdır. Çünkü şu an Türkiye’de sosyal bölümlere olan ilgi giderek artmaktadır. Bundan dolayı fakültenin içinde Türkçe-Matematik puanı ile öğrenci alan deniz politikası ve yönetimiyle ilgili bir bölümün olması da çok faydalı olacaktır.

Yani sonuç olarak demek istediğim; Su ürünleri fakültelerinde seçenek artırılmadıktan sonra ilk üç öğrenciye değil tüm tercih eden öğrencilere bile aylık 700 değil 1000 TL de verilse boş bir bölüm olarak hafızalarda yerini almaya devam edecektir diye düşünüyorum. Bilmem sizler ne düşünürsünüz bu konuda…

Konu ile alakalı olduğunu düşündüğüm bir fıkrayı da burada yazmadan geçemiyeceğim.

NERESİNİ DÜZELTSEK ACABA?

Adamın biri “Kurban” mevzuunu anlatıyormuş: “çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah’a dua etmiş, ‘Ya Rabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeyim’ demiş. dua tutmuş, Davut, kızının adını Ayşe koymuş, gel zaman git zaman, çocuğun kurban edileceği zaman gelmiş, Hazreti Davut kızı yatırmış, tam boğazını kesip kurban edecekken, Azrail, gökten bir keçiyle çıkagelmiş, ‘kızı bırak, al bu keçiyi kurban et’ demiş”!

dinleyenlerden biri dayanamamış:

“Yahu bunun neresini düzelteyim; Hz. Davut değil Hz. İbrahim; kız değil erkek; Ayşe değil İsmail; Azrail değil Cebrail; keçi değil, koç”!

Saygılarımla…

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.