YÜREĞİME DEĞİNCE KAFKAS’IN AŞKI

Yüreğime, değince Kafkas’ın aşkı…
Demiştin, hatırlıyorum Hikmet Baba…
“Bir Kıza vurulacağına, Bin Kurşunla Vurul, Oğul” demiştin…
Vuruldum…
Kollarımı açıp da, koşarken üstelik…
Kaç delikanlı yetiştirdiysem vatana…
Puşt çıktı bazıları, öğrenince…
Bazıları, dünyaya sattı, öğrettiklerimi, zengin oldu…
“Sırr’ın Sırr’ı vardır” demiştim…
Mahur Beste kokusuyla, Berfin Beste vardı mesela…
Ulaaaa Zorli Oğlu Zorli…
Boğaza Nazır Haramzadelerin Önde Gideni…
Metrobüs yokken ortalarda…
Göklerde insansız uçan makinelerin testlerini…
Haram Derelere inen yokuşlardan
Beyliklere çıkan rapmalarda
Yorulmadan,
Denize denize baka baka
Görürdük..
Bilirdik..
Devlet BİZDİK…
Onlar,
Kendileri sanırdı…!
Kalbim acırdı…
En namuslu adamların oğluyduk…
En namuslu adamların kardaşı, yeğeni
Akrabası, yoldaşı kuzeni…
Emekçiydi Bizimkiler…
ve ben o gün and içtim..
Sızarak köpeklerin arasından..
Kurt olup saldıracaktım,
En azılısının boğazına…
Ama canım yandı..
Dedim ya, Gülkokanım..
Kalbim acıdı…
Dişlerim sızılıyordu, soğuk içmişim gibi..
Şakaklarımda, imansız bir ağrı…
Başımın ağrısı…
Sanki varmış da,
Kesilmiş gibi kanatları…
Canı gözlerinden
Kan olup boşanan
Bir Kuşun asaleti, cesareti,
Masumiyeti..
Bana emanet edilmişti…
Denizleri, Ahmetleri, Gaffarları..
Uğurları, Muhsinleri, Bahriye Hocaları…
Bana emanet ettiler, giderken..
Geride kalanları…
Bağıramadım, canım yanarken…
Bir değil be gardaşım
Bin mızrak soktular döşümden, böğrüme..
Bağırsam, hatta bırak bağırmayı
İnlesem..
Cellatlerin baltası hazırdı
Yetişmemiş ama yetşimesi muhtemel olanların
boynuna inmek için…
Dedim ya…
Siz beni,
Efendi bilirsiniz..
Öyleyimdir de…
Uysal, sakin, bilgili…
İtirazım yok, utanmam gerekmez..
Ama Bir de,
Alacaklıyım Ben…
Devletten alacaklıyım..
Dün Bizans’ın Kahpelerinden.
.
Bugün, o kahpelere
Rahmet okutan
Siyasetin Piçlerinden…
Fanilikten bıktım,
Yunus Emre’yi bize
Şair diye ezberleten,
Kandırıkçıların tümünden…
Yunus Emre, şair değildir…
Yunus Emre, ozan değildir..
Yunus Emre, Sırr Katibidir…
MEvlana Celalettin Rumi
İmanını bilemem ama
Türklüğün bütün genetik kodlarında
Korkaktır…
Zulme sessiz kalmış
Zalimin Yoldaşıdır…
Dedim ya..
Siz benim,
karınca incitmez halimi bilirsiniz..
Oysa benim ruhumun bin yerinden
Bin acılar vardır, kanaması
Korkutmasın diye sizi..
Korkutmasın dite sızı..
İçime içime kanarım ben…
Dedim ya, Canısı..
Kalbim çok ama çok acıdı…
Mesele;
Ben değilim Gültanesi..
Ben tuzukuru, gözükara
Öfkemi tutmasam,
Ah bi tutmasam…!
Ama tutmasam…
Çocuklar üzülür…
Yetim kalırlar…
Kimsesiz, sahipsiz,
Tekillikte
Sefillikte
Rezillikte..
Bir başına…
Kıyamıyorum Breee..
Kıyamıyorum Kullarına…
Kalbimse, çok acılı..
Kalbimse, çok sızılı..
Ya çek yasakları bir süreliğine…
Öfkemle, vuruşayım bütün kullarına karşı
Veya al bu kullarını karşımdan
Haddimi hatta tutamam diye
Hatırına, değerse siyahın gölgesi dahi..
Yanarım..
Sen değilsin Yakanım…!
Haşa min haza…!
Ben kendimi yakar gibi.
Yanarım…
Ya çekesin En Sevdiğim
Hırsız, Haris, Narsist Kullarını karşımdan
Yani yolumdan..
veya ömür veresin…
Nefesime güç…
Sırr’ın bütün katipleri
Yoldaşım olsun..
Ve bırak sonra,
Tarihin Oluş Sırr’ında
İnsanlığın İlk, Tek ve Son Savaşı’nda
Vuruşalım…
Kalbimin acısına, sızısına..
Derman olacaksa, bundan başkası
Gelmiyor, gelmez de aklıma…
Sen gel, bir tek yanıma..
Yeter bana, Baltanesi…