En uzun gecede, rahvana koşuyordu atlılar. Durdurdum bir tanesini. Yola koyulduk.! Bir yanımda Burak, diğer yanımda Toygar kuşu. Yıldızların olmadığı, karanlık ve puslu gecede yol alıyordum. Şeb-i Yeldayı arıyordum, usulce yağan kar’ın izinde.
Burak ve Toygar, diğer yanımda sadık köpeğim Kıtmir, hışır hışır eden sonbahardan kalan kırağı yağmış yaprakların üzerinde yol alıyordum. Kurt ulumaları ve hafif rüzgar yolun karanlığını bana hissettirmiyordu. Yol yürümekten ayaklarım, soğuktan kulaklarım hissizleşmişti. İlerleyişimiz; bizi meşe ile örtülü dağ köyüne getirmişti.
O an terk edilmiş, bir köy konağının kapısında durageldik. Çok soğuktu. İçeri girmemiz gerekiyordu. Belki atım, toygarım ve köpeğim için biraz azık, ısınmam için biraz odun ve biraz da ışık lazımdı. Toygar’ı nöbetçi bıraktım avluda. Usulca itekledim eski kerpiç kapıyı. Giriverdim birdenbire eski evin içerisine. Hayvanlarımda sokuldular bu ıssız kuytuya. Cebimdeki çakmağı çakar çakmaz ayağımın altından bir fare geçiverdi tüylerimi ürperterek. Evet; yazdan kalma biraz arpa ve saman atımın ve toygarımın karnını doyurmaya yetmişti. Köpeğim, çıkınım da ki azıktan faydalandı ve sokuldu yamacıma. Oracıkta eskiden kalma bir gaz lambası gözüme ilişti aniden. Bir umut belki yanardı diye çaktım çakmağımı. Yanmıştı canına yandığım. Biraz ışık loş odanın eski fotoğraflarını gözüme iliştirmeye yetmişti.
Fotoğraflar da İnce Memed romanının kahramanı Memed, Suç ve Ceza romanının Kahramanı Roskalnikov, Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eserin Kahramanı Hayri İrdal duruyordu. Onlarla konuşmadan ocağı yakacak biraz odun bulmam gerekiyordu. Gaz lambasını tutarak odun, çalı çırpı ne varsa topladım ve ocağı yaktım. Ocak yandıkça gaz lambasının ışığı kalkıp inmeye başladı. Bense zaman kaybetmeden atıma ve köpeğime sokularak roman kahramanlarıyla sohbete başladım.
Memed’e sordum. Kasabayı görmeseydin, Hatçeyi kaçırmasaydın hayat senin için değişir miydi?
Abdi ağanın tuzağı olmasaydı, yani kötülük olmasaydı eşkıya olur muydun?
Abdi ağalar olmasaydı dünyada kötülük diye bir şey kalır mıydı?
Atalar kültürünün başlangıcı olan Ocak, şimdi ki doğal gazlı evlerin ocaklarıyla aynı amaç doğrultusun da mı tüterler?
Mecazi çadır dikenlerinin ateşe verilmesi dünyayı yaşanabilir bir hale sokabilir mi?
Memed düşüne dursun oracıkta bulunan ikinci kahramanım Roskalnikov’a sorular sormaya başladım:
Üniversiteyi bitirseydin bu nevrotik kişiliğin değişir miydi?
Tarihsel açıdan ünlü kişiliklere benzemek için yapılacak her eylem masum mudur?
Hayat çok usta bir yalancı mıdır?
Acı çeken insanlık önünde eğilmek, vicdanları soğutur mu?
Şeytan, en çok tövbe etmiş insanlar la mı uğraşır?
Gerçekten; nefrete sevgiden daha fazla mı güvenirsin ?
Kendine ait bir yalan, başkalarına ait gerçekleri tekrarlamaktan neden daha mı iyidir?
Her şey insanın içinde yaşadığı ortama, koşullara mı bağlıdır? Ortam değişirse insan da değişir mi? Örneğin bu kerpiç evde yetişen biri ile apartman dairesinde yetişen kişinin micaz’ı sert ve yumuşak micaz arasında gider gelir mi?
Roskalnikov bu sorulara çözüm bulmaya başlasın ben üçüncü kahramanım Hayri İrdal’e sorular sormaya başladım.
Hayri İrdal’e sorduğum sorular şunlardı?
İnsan kendi attığı yalana inanıp psikolojik olarak rahatlar mı? Bu rahatlama’nın süresi ne kadar sürer?
Küçük bir görüş, her şeyi ıslah edebilir mi?
Gün denen şeyi harcamaktan, nasıl imtina ederiz veya daha yavaş harcarız?
Hadise’nin hadisesi mi unutturur, hadisenin etkisini? Bela, belayı örter mesela?
Ölüm düşüncesini hatırlamak için modern dünyayı terk mi etmemiz mi gerekiyor?
Açık kalple gülmek ile, normal gülmek arasında ki farklar nelerdir? Kalbi nasıl açarız mesela?
Yeni bir elbise giymek, insanı az çok benlik dışına itmeyi ve ben artık başkasıyım demeyi söylettirebilir mi?
Dinlemeyi bilmek bir öğreti mi? Bunun dersini alabilir miyim?
Aşkın bedeli var mı? Ödenir mi?
Hep ile Hiç arasında nasıl bir bağlantı vardır? Hiç’lik içerisinde yaşamak, hep’e götürü mü?
İnsan tasarrufu nasıl olur? Kim insan tasarrufu yapar?
İnsan’ın en korktuğu şey, asla başıma gelmez dediği şey mi?
En güzel ayar “Saniyenin peşin de koşmak mı”?
Kolun da ki saat seninle birlikte mi düşünür? Alışır mı yaşama senle birlikte? Düşünür mü?
Bir saatin bir ileri, bir geri girmesinden başka üçüncü seçeneği var mı?
Hayri İrdal’de sorularına cevap bulmaya koyulsun……
En uzun gece de ben be arkadaşlarım sabaha kadar bu soruların cevaplarını dinleme çalıştık.
Bir de ne görelim. Günün ilk kar’ı yağmış. Bize de yol almak düşüyor. Haydi Toygar, Haydi Kıtmir ve Burak.
Başka bir gün, bir daha geliriz bu eve.
Sağlıcakla kalın.
Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN
Fırat Üniversitesi
Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
GÜNDEM
13 saat önceULUSAL
2 gün önceULUSAL
3 gün önceULUSAL
8 gün önceGÜNDEM
30 gün önceGENEL
07 Aralık 2024GÜNDEM
07 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.