Anton Çehov’un Altıncı koğuş kitabının son sayfasında yazan bir cümlenin, 1892 yılında yapmış olduğu bir tavsiyeyi içerdiğini ve bu tavsiyenin ne kadar doğru ve anlamlı olduğunu hissettim. Bunu sizinle paylaşmak istedim. Çünkü millet olarak en fazla ihtiyaç duyduğumuz konulardan biri belki de. Bu tavsiye şu: “Kamusal alanda okuma seansları olmalı.”
Evet! Bu öneri şu an en fazla ihtiyacımızın olduğu ve değerlendirilmesinin elzem olduğu bir gereksinim. Kütüphanelerimiz yeterince var mı? Şükür. Yok diyemeyiz. İşlevsel mi? Bence Hayır! Neden! Çünkü kütüphaneler, “Çağdaş eserlerin okunduğu, fikir üretildiği, fikirlerin yerine yenisinin eklendiği bir alan olmaktan ziyade, anlık ödev gereksinimine binaen, o anın ihtiyacına yönelik öğrenciler için kullanılan veya ders çalışma mekânı olarak değerlendirilen betonarme yapılardır.” Kütüphaneler; mekânın mezarlık sessizliğinden faydalanmak için kullanılan ölü mekânlardan öteye gitmiyor. Dijital çağda herkes istediği eserlere internet üzerinden ulaşılıyor masalı ise sadece kendimizi kandırdığımız masallardan birkaçı. Uzağa gitmeye gerek yok, yaklaşık 30 yıl önce evlerin kütüphaneleri daha zengin, aile bireylerinde kitap okuyan, ansiklopedi karıştıran daha çok, kültürlü insan sayısı daha da fazlaydı. Şimdi ki durum içler acısı. Bir tane roman, deneme, öykü kitabı bitirmeden dolaşan mühendis, doktor ve hatta öğretmen var. Sonumuz nereye gidiyor? Popüler kültürün yozlaştırdığı bir Nesil’e doğru gidiyor. Asımın nesli mi? Oda ne? Mehmet Akif Ersoy ne demiş:
“Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
“İşte bu neslin kaybolmaya yüz tuttuğu yaştayız. Hey hat! Titre! Kendine gelir misin? Bilinmez! Devasa camiler inşa etmekle bu iş çözülür mü? Çözülmez! Az kaldı! Etrafımız küffarla dolu, Bilendiler! Unutma ki küçük bir sarsıntıda boğazımıza kelepçe takacaklar. “ Karnımız bir şekilde doyar. Aç kalmayız. Ama ruhumuz doymazsa, bil ki dünya yuvarlak değildir”.
Bu nedenle tek çözüm, bilinçli insan profilini yeniden inşa etmek. Duraklara, hastanelere, metrolara, tren garlarına, postanelere kitaplıklar kuralım. Bırakın yere izmarit atacaklarına, kitapları atsınlar. Yırtsınlar, parçalasınlar, ama okusunlar. Özel sektöre, büyük firmalara kütüphane ve okuma seansı şartı getirelim. Hatta hükümetin yaptığı en güzel işlerden biri, okul kitaplarını ücretsiz dağıtmanın yanında, devlet destekli özel sektörlere kitap ve kütüphane desteği verelim. Kötü mü olur?
Çehov ne kadar doğru söylemişsin. “Kamusal alanlara, işlevsel okuma salonları tesis etmenin yanı sıra, günde belirli saatleri zorunlu kitap okumaya ayırmalı, okullarda üniversitelerde verilmeyeni kamusal alanlarda vermelidir.”
Saygılarımla.
Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN
Fırat Üniversitesi
Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
GÜNDEM
14 gün önceGENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ELAZIĞ
21 Kasım 2024ULUSAL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024