Ve O.
Yıllardır yüreğimi yakan, yankılanan o yavrunun sesi. Geceleri uyutmaz beni. Bağrımda ki yangınıyla” kalk abi der. Kalk, yapılacak çok iş var daha” der.
İşte o çocuk şu sözleri der annesine “Küçük çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?”
Bu sözleri yazarken, yüreğim kan ağlayarak ve o anı gözlerimde canlandırmaya çalışarak, bu sözleri söyleyen yavrunun ve annesinin o an yaşadıklarını düşünerek, gözlerim dolarak yazıyorum.
Bu sözü unutmayın. Çünkü bu söz, Hümanizmin arkasına saklanan fakat soykırım esnasında üç maymunu oynayan herkesin, bir nebzede olsa yüzünü kızartacak bir söz! Belki de yanılıyoruzdur, çünkü Hümanizm gösterileri yapan insanlar, söz konusu Türk ve Müslümanlar olunca, Hümanistlikten çok ırkçı birer Faşistlere dönüşebiliyorlar.
Tarihler 11 Temmuz 1995’i gösterdiğinde bütün dünyanın gözü önünde Avrupa’nın göbeğinde katliam yapıldı. BM Barış Gücü ise olayı görmezden geldi! Yugoslavya İç Savaşı sırasında başlayan harekât yalnızca bir toprak parçasının işgali olarak kalmadı, soykırıma dönüştü. BM, Bosna-Hersek’in Srebrenitsa şehrini “güvenli bölge” ilan etmiş, Hollandalı askerleri ise halkı korumaları için göndermişti.
Peki, gerçekler öyle miydi?
Müslümanların tüm silahları, şehrin güvenli bölge olması gerekçesiyle ellerinden alınmış, hepsi savunmasız bırakılmıştı. Sırp kasabı olarak bilinen Ratko Mladiç komutasındaki birlikler 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’ya girdi. Burayı Sırp milletine armağan ettiğini duyuran Mladiç, nihayet bu topraklarda Türklerden intikam alma zamanı geldi dedi. Boşnakların “ölüm yolu” olarak andığı orman yolunda binlerce Müslüman, Sırpların kurduğu pusularda katledildi. Ailelerinden ayrılan kadınlar ve çocuklar ise Sırp askerlerinin tecavüzüne uğrayıp korkunç işkencelere maruz kaldı!
Gelelim Mavi Kelebekler’e.
Bir soykırım..
Gel gör ki buna soykırım denilmesini engellemek için; toplu mezarları saklamaya çalışan Sırp askerleri bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle üzerini örtmeye çalıştılar. Bununla kalmayıp toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılmaması için mezarların içine metal parçaları bıraktılar…
Ancak hesaba katmadıkları bir şey vardı.
Toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda Artemis adında çiçeklerin oluşumu başlar. Çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler de bölgede hızla çoğalmaya başladı. Durum böyle olunca da orada yaşayan halk araştırmalar yapar ve cesetlere ulaşılır..
Bastığın Yerleri GERÇEKTEN Toprak diyerek Geçme!
Esenlikler olsun.
GÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
5 gün önceGÜNDEM
6 gün önceULUSAL
10 gün önceGÜNDEM
12 gün önceGÜNDEM
16 gün önceULUSAL
17 gün önce