Muhafazakar ve milliyetçi kesimlerin 28 Şubat dönemlerinde çekmiş oldukları problemler ve sıkıntılar ileri ki yıllarda birçoğunun makam ve mevki anlamında kullandığı jargonlardan biri olmuştur. Süreçte köşe bucak kimliğini saklayan, muhafazakarlığından utanan, muhafakar olmasına rağmen kendi rızklarından çekindikleri için duruş sergilemeyen birçok kişi olmuştur.
Gerçekten başörtüsü için mücadele eden, eğitim özgürlüğü için canla başla mücadele eden Müslüman kimliğini saklamayan birçok kişi bu duruşundan dolayı akademik hayatında zorluklarla karşılaşmıştır. Geri kalmıştır. Mescitlere ve Cuma namazlarına bile gitmekten, takiyye yapıyoruz diye uzak duran birçok cemaatin ileri de takiyyeyi nasıl ve ne şekilde kullandıkları da malumdur. Başörtüsünün üniversitelerde yasaklandığı dönemlerde her türlü baskıya rağmen bu baskıya boyun eğmeyen birçok akademisyende olmuştur. Bu akademisyenler içerisinde bu yasağın yanlış olduğunu savunan sol kimliğine sahip demokratlarda yok değildir. Düşünce ve fikir özgürlüğünden ödün vermeyen bu kişiler İslamcı gençlere destek vermişler, karşıt görüşlü birçok öğrenci bu yasağa karşı direniş göstermişlerdir.
O dönemlerde perukla derslere girebilen, giremeyen birçok öğrencimiz olmuştur. Birçok kız öğrenci üniversiteyi bırakmak zorunda kalmıştır. Çoğu muhafazakar öğrenci, kendini dışlanmış hissetmiş devlete karşı aidiyet hissinden mahrum olmuştur. Başörtüsünü, Atatürkçülük karşıtı olarak göstermeye çalışan kitleler, laik devleti suçlu olarak görmeye çalışan küçük bir güruhun görüşlerini topluma mal ederek yaptıkları zulme kılıf bulmaya çalışmışlardır. Demokrasiye müdahale mantığı bu baskıyı yapanların ayaklarına dolanacak uzun bir süre “Din düşmanları, başörtüsü karşıtları” olarak milletin zihninde yer edineceklerdir. Bu süreç ülkedeki siyaseti de ileri ki yıllarda etkileyecektir. Başörtüsü özgürlüğünün en yılmaz savunucularından biri de şehit Muhsin Yazıcıoğlu idi. Yazıcıoğlu; Refah-Yol hükümetine destek vererek, bütün dayatmalara rağmen ilkeli ve dik duruşuyla tarih yazdığını, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkmıştır. Yazıcıoğlu demokrasiye sahip çıkmış, hiçbir vesayetin müdahalesinin doğru olmadığını savunmuştur.
O dönemler itibariyle, Müslüman ve muhafazakar kimliğinden dolayı akademik yükseltme kriterlerinde yetersiz görülen ve gösterilen birçok üniversite öğretim elemanı mobbing’e tabi tutulmuş, yüksek lisans, doktora, Y. Doç’lik ve özellikle de Doçentlik sınavlarında sırf kendi görüş ve düşüncelerinden dolayı bilimsel kriterlerden çok başka kriterlerle değerlendirilmişlerdir. Gerçekten sosyal demokrasiyi benimseyen bazı aydın bilim adamları ise buna karşı çıkarak bilim ve ilmi kriter olarak almışlardır. O dönem itibariyle duruş sergileyen demokratlara da saygı duymamak elde değildir.
Gelinen noktada görüş ve düşüncesi ne olursa olsun bu ülkede yaşayan her yurttaşın inandığını yaşayabilmesi ve özgürce okuyabilmesi ve devletine sonuna kadar aidiyet hissetmesi noktasında tüm tedbirlerin alınarak demokrasinin yerleştirilmesi, 28 Şubat zihniyeti ve tortularının bir daha bu ülkede hüküm sürmelerinin önüne geçecektir.
Sağlıcakla kalın.
Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN
Fırat Üniversitesi
Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
GÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
5 gün önceULUSAL
9 gün önceGÜNDEM
11 gün önceGÜNDEM
15 gün önceULUSAL
16 gün önce