08 Mart 2021 Pazartesi
TSD Elazığ’dan Önemli Sosyal Örnek Sorumluluk..
100 Yıllık Bir Fotoğraftan İzmir’in Kurtuluşu’nun Elazığ’daki Yansımalarına Bakış
Ukrayna Üzerinden Derin Avrasyacı-Atlantikçi Çatışması
Elazığ Jandarma Ekiplerinden operasyon
İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı
ELAZIĞSPOR
Kudüs, İslam dünyasının gözbebeklerinden biri, üç semavi dinin mensupları için de kutsal bir şehirdir.
638 yılında Hz. Ömer tarafından fethedilen Kudüs, 1099 yılına kadar İslam şehri olarak kaldı. 1099 yılında Haçlı ordularınca işgal edilerek, 88 yıl boyunca Hıristiyanların egemenliği hüküm sürdü.
1187 yılında Büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi bu işgale son vererek Kudüs’ü tekrar İslam topraklarına dâhil etti. Selahaddin Eyyubi’nin vefatından sonra tekrar ve defalarca el değiştiren Kudüs 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilerek tam 400 yıl boyunca Osmanlı imparatorluğu tarafından bir barış ve huzur şehri olarak yönetildi.
Kudüs Müslümanların elinde bulunduğu bu dönemler boyunca farklı dinlerden insanların barış ve huzur içinde yaşadıkları dini bir merkez halindeydi.
1918’de Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Kudüs’ün yönetimi İngilizlerin eline geçti.
1948 yılında İngiltere şehrin sorumluluğunu Birleşmiş Milletlere bıraktı. Aynı gün Kudüs topraklarının yer aldığı bölge üzerinde Birleşmiş Milletler kararı ile İsrail kuruldu. Yahudilerin ilk amacı gerçekleşmişti.
İsrail kuruluş aşamasında da kurulduktan sonra da İngiltere ve ABD’nin sonsuz desteğini almıştı. Bu destek sayesinde Filistin halkına zulmederek her konuda haklarını çiğnemeye devam etti.
Müslüman devletler Filistin halkına bir türlü sahip çıkamadı. Çünkü Müslüman devletlerde özde Müslümanlık kavramı, birlik ve beraberlik yoktu. Filistin’i umursamadan İsrail’le ticaretlerini sürdürerek ara sırada yapılan zulmü kınamaktan başka hiç bir şey yapılmadı.
Müslüman devletlerin bu tutumu sayesinde Filistin ve Kudüs sorunu bir türlü çözüme kavuşamadı. İyice yüzsüzleşen İsrail geçtiğimiz hafta Kudüs’ü başkentleri olarak ilan etme cüretinde bulundu. Müslüman düşmanı ABD Başkanı Trump ise Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı.
İsrail Kudüs’ü başkenti ilan ederek ikinci amacına da ulaşmış oldu. İslam âlemine karşı yapılan bu haksız ve hadsiz durum karşısında Müslüman ülkelerinden hâlâ tık yoktu.
Şimdi vaziyet böyle devam ederse ilerleyen zamanlarda İsrail’den bir atak daha gelmesi beklenen bir durum… Yarın öbür gün İsrail kalkıp biz Müslümanlar için en kutsal mescitlerimizden biri olan Mescid-i Aksa’ya el uzatırlarsa hiç şaşırmayın. Çünkü gerçekleştirmek istedikleri üçüncü amaçları da Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Hz. Süleyman’ın mabedini inşa etmek. Bu gün Yahudiler için kutsal bir mekân sayılan ağlama duvarı Hz. Süleyman’ın zamanında yaptırdığı sarayın yıkılmadan günümüze dek ulaşan batı duvarıdır. Yahudilerin sahip olduğu düşünce ilk kutsal tapınakları olan Süleyman mabedi yaşatılırsa İsrail devletinin de sonsuza kadar yaşayacağı düşüncesidir.
Kudüs’ün başkent ilan edilmesine ve tanınmasına gösterilen kayıtsız durum devam ederse öyle görünüyor ki üçüncü amaçlarına da ulaşmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar. Haksızlıkların ardı arkası kesilmeyecek… Dökülen kan durmayacak…
Derken;
Olağanüstü bir zirve düzenlenerek İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul’da toplandı. Toplantıda Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti ilan edildiği açıklanarak, “ABD geri adım atmazsa tüm sonuçlarından sorumlu olacaktır. Dünyayı Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti olarak tanımaya davet ediyoruz” denildi.
Düzenlenen olağanüstü zirveye teşkilata üye 57 ülkeden 48’i katıldı. Bu ülkelerden 16’sı devlet başkanı seviyesinde katılım sağlarken Suudi Arabistan bakan yardımcısı düzeyinde katıldı.
Günlerdir beklenen bu önemli zirveye üyelerin çoğu katılım sağlarken kayıtsız kalan Müslüman ülkelerin var olması içimizi sızlattı.
Demek ki, Müslümanlık sözde değil, özde oluyormuş… Bu zulme, haksızlığa, vahşete karşı durmayan Müslüman’ım demesin. Yeryüzünde yaşayan bir buçuk milyar Müslüman’ın gücü bölgede karışıklık, kaos, terör üreten bir avuç İsrail’e yetmiyorsa, böyle bir durum karşısında bile hâlâ yan çizenler oluyorsa nerede kaldı Müslümanların birliği ve kardeşliği?
Sonuç olarak, Kudüs ve Müslümanlar sahipsiz değildir. Bölgede barış ve huzurun sağlanması yıllardır süregelen zulüm ve haksızlığın sona ermesi için kutsal şehrimiz Kudüs’e sahip çıkalım.
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ