Kırâathâne kültürü ve mekânın ruhu…
Tıkı’nın Kırâathânesi neresi mi ?
Bir konserin ardından ertesi gün muhabbet içün davet edildiğim, adını duyduğum arasta da bir mekân…konser ertesi gecenin kritiği yapılır, protokol, misafirler, salonun enerjisi, sololar konu edilir. Kırkbeş sene önce de konser icrâsı sonrası topluca çorbacıya gidilir, sabaha karşı evlere dağılınırdı…
★★★
Kırâathâne, demli çaylar içilirken, gelenekten geleceğe, ilimden san’ata, fenden teknolojiye, maniden koşmaya, nazımdan manzuma, edebîden edebe kadar geniş çerçeve içinde irfânî muhabbetin giderek dem aldığı mekân…
Kimi şehirlerdeki ehl-i muhabbetin irfân dükkânı telakkisi ile resmedilen mekân…
Nesiller arası köprülerin inşâ ve ihyâsı için mutabık, muarız ve muhalifi aynı masa etrafında hoşgörü harcıyla bir arada tutan mekân…
İlm-i siyâset ile politikanın ayırdına varmış halkın ötekine saygı kültürünü yaşatan mekân…
Dertlerin, neş’e ve hüznün paylaşıldığı; yardımlaşmanın başlatıldığı, ilim ve irfânın söyleşildiği, memleket ve millet sevdâlılarının buluştuğu mekân…
★★★
Modernist ve postmodernist anlayışlarla rastlaşan şehirler ve akıllı şehir derken, eskinin ve yeninin sembolleri zaman düzleminde bir araya geldi, kırâathânenin kırâat kültürüne inat söyleşme, eyleşme hatta lâkırdılaşma mekânları olarak mantar gibi bitiverdi. Popüler kültür(!) mekânları olarak şehire iltica eylediler hüsn-ü kabûlümüz ile, yerleştiler.
★★★
Artık Tıkı’nın kırâathânesi benzeri mekânlar x-y-z neslini değil daha evvelkileri ağırlıyor.
Berikileri ise dantelli entel takılmakta olanları, burnunun ucundan habersizken marstan dem vuranları, the devilden sufle alanları, kuantı bilmeden kuantum felsefesi yapmaya soyunanları, astrofizik ve astrobiyoloji meraksızlarını, UFO yolcuları lakırdılarını sevenleri, uzay seyahati hikâyelerini anlatmak üzere gelenleri (s)ağırlıyor.
Sabun köpüğü bir kültür ile, makale başlık ve özetiyle yetinme kültüründen ibaret sızma/süzmelik ve sığlıkla tartışılıyor söyleşiliyor mekanda…
Boş başağın kibri yırtık ve yamasız paçalardan akarken, samanlık görevi ile mükelkef kafaların frensiz kahkahaları ve geyikleri uzaya çıkıp geri dönüyor…
★★★
Hem kapitalizme sömürüye karşı durduğu söylencesi ile kapitalin verdiği şımarıklığı, kapitalist dünyanın ürünlerinin ve kültürünün yoz bağımlısı olmakla bir arada götürebilmek nasıl bir şey acaba !
★★★
Kendine ve özüne yabancı, yabancıya özenen, kadim kültür ve medeniyyeten bîhaber, gündemini başkalarının belirlediği, sabun köpüğü kültürlü, intelleksiya zaafiyeti geçirenlerin söyleştiği mekânlarda yapılan engin ve zengin lakırdı ve muhabbetler ile insanlık nereye evriliyor, göreceğiz…
Regressif evrim ile insanlığı taş devrine götürecek seyahatleri de planlasa bari Elon Mask’ın ‘SpaceX’i !
Taş devrinin taşları rüyâdan uyanmak içün başımıza yağar mı, bilmem !
★★★
Kalamıştan tatlı bir huzur almaya giden Minür Nurettin’in nağmeleri bir yanda…yuvarlanan taş gürültüsü ile karışık tamtam sesleri öte yanda…
★★★
Mekânların ruhu mu, elbette var…kimi mekânlar huzuru celbeder, lütuf ikrâmıyla huzur verir; kimisi de sıkıntı, kabziyyet, darlık bulaştırıverir, pençe-i kahr ile, pâre pâre olmuş dünya hayatının zebûnu eyler !
★★★
Hayra karşı…kırâattan haberdâr kadim kültür mekânlarına ve o mekânları ihyâ edenlere selâm olsun !
Prof.Dr.Suat KIYAK
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ