Murat At

Murat At

20 Şubat 2021 Cumartesi

Vurun Kahpeye – Üretmeden Büyümek Nasıl Olacak

Vurun Kahpeye – Üretmeden Büyümek Nasıl Olacak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba bakanlığa gelir gelmez “Vatandaş ucuza et yiyecek” diye bir açıklama yaptı.

Hatta fiyat bile verdi: “Kıymanın kilosu 29 TL, kuşbaşı etin ise 31 TL olacak” diye.

Oldu da…

Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından yapılan açıklamada kurum iki büyük market zinciri ile anlaşma sağladı. Buna göre 81 il ve ilçelerine yayılmış A101 ve BİM mağazalarında ucuz et ve kıyma vatandaş ile buluşacak. Bu durum vatandaşın ekonomisini ilgilendiren çok önemli bir karar olarak göze çarpıyor.

Ancak yeni sistemle ilgili kafamıza takılan bazı sorular var. Sosyal medya üzerinden yapılan bazı paylaşımlar özellikle dikkatimi çekti.

İşte onlardan biri. Elazığ ASKON eski başkanı sayın Yakup Baş’ın yapmış olduğu paylaşım. Baş; yapmış olduğu paylaşımda aynen şöyle diyor.

“Devlet tarımdan sonra hayvancılığı da yok etmek için kolları sıvadı. Hayvan yeminden tutunda buğday, mercimek gibi başlıca besin kaynaklarımızı ithal eden yönetim,  ulusal marketlerde ithal edilen etleri 29 TL’ ye sattırmaya başladı. Şu anda besicilik yapan herkes bilir ki bu fiyatlara yerli et sattırmanın imkanı yoktur. Üretim maliyetini düşürteceği yerde dışarıdan ucuz et getirtip ulusal marketlere sattırarak hem üreticiyi hem de kasap esnafını ve hem de yerel marketleri cezalandırma yoluna giden yetkililer, acaba üretmeden büyümenin nasıl olacağını nasıl beyan edebilirler…”

Arz ve talep ya da KAPİTALİZM.

Bu durum; her geçen gün biraz daha zor duruma düşen kasaplık faaliyetinde bulunan esnaf ve sanatkarlarımız yönünden üzüntü verici bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. İthal etin sadece BİM ve A101 ile satılması, küçük esnaflarımızdan kasapların kapısına kilit vurması anlamına gelmektedir.  Bir anlamda perakende et satışının tekellere terk ediliyor olmasıdır.

Ucuz etin yahnisi pek olur!

‘Ucuz et ithali’, yani gümrüksüz et, ise son kalan küçük hayvan yetiştiricilerini de yok edecek bir ya da en fazla iki yıl içinde artık hayvan yetiştiricisi küçük çiftçiler, köylüler de bu rekabete (!) dayanamayıp yok olacaklar. Et fiyatı ise bugünkünün kat be kat üstüne çıkacak.

İşte size bir örnek:

Kore’de küçük çiftçiler, bir çuval, 50 kilogram pirinci 120 dolara üretebiliyorlardı. Gün geldi Dünya Ticaret Örgütü’nün kararıyla gıdada da gümrük duvarları kalktı. Kore’ye 50 kg ABD pirinci 22 dolara, Çin pirinci ise 20 dolara gelmeye başladı. 120 dolara karşı 20 dolar ya da 22 dolar! Tabii ki bir Koreli küçük çiftçinin bununla rekabet edebilme şansı yoktu. Kore’de sadece bir yıl içinde 200’den fazla Koreli çiftçi iflas ettiği için kendini öldürdü.”Bu rekabete dayanamayan küçük çiftçiler artık pirinç üretmeyince pirinç fiyatı eskisinin yedi katına yükseliyordu. İktisat derslerinde arz ve talep diye okutuyorlardı bunu.

KISACASI;

Gümrüksüz et ithali yoksulların yanında olmak için değil anlaşılan. WTO yani Dünya Ticaret Örgütü’nün kararlarının uygulanmasıdır bence. Gıda tekellerinin isteğidir.

Etin gerçekten ucuzlamasını istiyorsanız, özelleştirdiğiniz eski ‘SEK’ gibi bir kamu kurumuyla süt üretimini destekleyin. Köylüyü süt tekellerinin eline bırakmayın. Hem süt üretimi bollaşsın, ucuzlasın, hem et bollaşsın, ucuzlasın hem de küçük çiftçi kazansın, ithalatçı gıda tekelleri değil.

Belki şunu yapabilirsiniz; eti, gümrük gelirinden vazgeçip gümrüksüz olarak ülkeye sokacağınıza, yerli etin üzerinden iki ya da üç kez alınan KDV, canlı hayvan borsası rüsumu, belediye vergileri ve benzerini almayın, et yaklaşık aynı fiyata iner zaten.

Sorunun temelinde üretim yetersizliğinin olduğu bu alanda faaliyet gösteren bütün kesimlerce kabul edilen bir husustur zaten. Halkımıza ucuz et satılabilmesi, bizim de öteden beri arzu ettiğimiz bir konudur. Ancak bunun, bir kesimi mağdur eden bir uygulama ile yapılmaması gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla…

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ