05 Mart 2022 Cumartesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Sivil Toplum Kuruluşlarının Gelecekteki Rolüne Dikkat çekti
100 Yıllık Bir Fotoğraftan İzmir’in Kurtuluşu’nun Elazığ’daki Yansımalarına Bakış
Ukrayna Üzerinden Derin Avrasyacı-Atlantikçi Çatışması
Bakanı Hakan Fidan’dan Kırmızı Alarm..
İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı
ELAZIĞSPOR
Joe Biden yönetimine verilen ödevler ve kendisinde olan liderlik gücü ile dünya yeni bir jeopolitik perspektifle karşı karşıyadır. Buna kısaca “onarmak” denmektedir. Neyi onaracaklar? Başlıklar: Liberal demokratik devlet yönetimi ve bununla küresel kazanımların elde edilmesi, aksaklıkların giderilmesi ve Amerika’nın Büyük Stratejisi’nin başarıyla sürdürülmesi. Ben bu yazıda daha ziyade, hedef ve proje bazlı konulara değinmeden, kısır tartışmaları bir yana bırakacak biçimde, teorik yaklaşımla bir değerlendirme yapacağım. Yazının asıl amacı şudur: Küresel güçlerin rekabeti içinde okunması gereken asıl noktalar neler olabilir, Türkiye gibi diğer ülkeler bu Amerika’ya özgü enternasyonalizm atağının neresinde kalabilir, ne şekilde pozisyon alabilir, hangi sonuçlar ortaya çıkabilir? Bu soruların cevabını bulmak.
ABD: Sistemi ve Jeopolitikası
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), özellikle II. Dünya Savaşı ile (çok büyük ölçüde kendi önderliğiyle) kurulan sistemi yöneterek, demokratik değerlere ve ilkeli değerlere bağlı istisnai bir süper güçtür.
Tarihi gerekçe: Özellikle II. Dünya Savaşı ile kurulan uluslararası sistem, kurum ve kuruluşlarıyla, sosyo-ekonomik modelle, bilimsel ve teknolojik altyapıyla ve jeopolitik bakışla, bugünkü Birleşik Devletler imajına kaynaklık etmektedir. ABD bu tarihi avantajını kullanmak ve kaybetmemek hedefi içindedir.
ABD’nin bu hedefi; kendi çıkarlarını garanti eder, diğer ulusların yararına imkanlar sunar, liberal uluslararası sistemi kullanılışlı hale getirir, refahı geliştirir, güvenliğini temin eder ve karşısına çıkacak otoriterliği kısıtlar.
Amerika’nın bu devlet yönetimi; demokratik değerleri ve kapsayıcı ulusalcılık kavramını savunur, tarihsel perspektifte hâkim güç olmasını sağlar. (ABD, anarşik değildir, dar görüşlü kazanımı reddeder, sıradan bir güç değildir.)
Amerika Büyük Strateji (Grand Strategy) yöntemini kabul etmiştir. Büyük Strateji, geleneksel strateji fikrini üç şekilde genişletir: Stratejiyi askeri araçların ötesine genişletmek diplomatik, finansal, ekonomik, bilgilendirici vs. araçları da kapsayacak şekilde genişletmek; dış güçlere ek olarak (hem çeşitli iktidar araçlarını hem de bunların uygulanması için gerekli olan iç politikaları hesaba katarak) iç güçlerin incelemek; savaş zamanına ilave olarak barış zamanını kapsamak. (Bu stratejinin ilave açıklaması için dipnotu okuyabilirsiniz.[1])
ABD’nin ulusal çıkarları tüm dünya ölçeğindedir, küreseldir.
Amerikan Dış Politikası, fedakâr değil, çıkarcıdır. Amerika pozitif toplamlı müttefikliklere açıktır, sıfır toplamlı değil.
Müesses Nizam bütün bu hususları deruhte eder, savunur, korur ve günün icaplarına göre geliştirir. Hangi tür iktidar veya lider işbaşına gelirse gelsin (Demokrat, Cumhuriyetçi veya Biden, Trump, Obama, Bush…) Müesses Nizam, Amerikan idealizmine hizmet eder.
Amerikan Demokrasisi anayasal olarak korunur. Amerikan İdealizmi ise Müesses Nizam ve onu besleyen güçlerce korunur.
Biden’a Verilen Ödev: Onarım
Başkan Joe Biden iktidarı, jeopolitik ve ideolojik küresel rekabetin yeni çağı için Amerikan enternasyonalizmini güncellemekten, hasarlı demokratik geleneği ve yapıları yerel ve küresel ölçekte onarmaktan sorumludur.
Biden, küresel güç rekabeti döneminde iktidardadır. Öncelikle; ittifakları onaracak, uluslararası kurumlarla ilişkisini sağlamlaştıracak, ulus-aşırı konularda işbirlikçi olacak, Çin’e yönelik daha belirgin bir politika sergileyecektir.
Stratejisi; uluslararası sistemi güçlendirmek, ABD’yi daha bağımlı yapan konu varsa ondan kurtulmak, düşman ülkelerle (Rusya ve Çin başta) ilişkisi olan ülkelerin ekonomik, askeri, teknolojik ve ideolojik bağlantılarını kesmek üzerinedir. Amerika diğer sağlam demokrasilerle (ülke, lider, parti, STK, vs.) işbirliği yapacak, dayanışma içine girecek, jeopolitik başlılık sistemini inşa edip işletecektir. Bu hususlar yumuşak güçle temin edilebilir. Amerikan kredibilitesi ve güveni (ethos’u) sürekli güvence altında tutulur. Buna ilave olarak sert güç ile desteklenmesi gerekir. Sert güç için silahlanma programları geliştirilerek küresel dengede üstünlük ve gerekli caydırıcılık sağlanır.
Sloganlar: Özgür dünyanın liderliğini Amerikan demokrasisiyle yapın. Liberal rüzgar geliyor, önünde durulamaz. Demokrasi kırılgandır ama insanlık için en iyi yönetim tarzıdır. Batı kapitalizmi tek çaredir. Otoriterliğe son. Popülizm düşmandır. İlleberalizm ve illiberal milliyetçilik kaybettirir. Yağmacı otoriterler kurtulalım. Amerikan enternasyonalizm krizini el ele vererek aşalım. Dünyayı tekrar onaralım. Amerika’ya güvenin.
Biden ve onu destekleyenleri, Amerikan enternasyonalizmi fikrini liberal enternasyonalizm olarak açıklarlar. Demokratlar bu iki ifadenin esasen aynı şeyi ifade ettiğini işaret ederler. Burada amaç; liberal demokratik küresel sistemi yönetmektir.
Ulus temelli ülke ve yapılar ile uluslararası sistem devam ediyor. Açıklaması şöyle: Dünyada tüm ulusların (örneğin Çin, Rusya, Türkiye, Almanya, Japonya, gibi ülkeler ile henüz kendi ülkesine kavuşamamış toplumlar buna dahildir,) Amerikan ulusunun liderliğinde ve rehberliğinde olacaklar. Amerikan ulusu kendisi ve tüm dünya ulusları için demokraside ve liberal sistemde örneklik teşkil edecek, standartları belirleyecek, hatta bunların eşgüdüm halinde yükselmesini sağlayacak.
Bütün bunların anlamı:
*.Bu tarz bir enternasyonalizm, Amerikan Enternasyonalizmi ülküsüne (idealizmine) ve Büyük Strateji’ye hizmet eder.
*.Eğer bu bir Küresel Yönetim demek oluyorsa, Amerika bu küresel yapının tümünü yönetecektir. Küreselcilik Hedefi bu şekildedir.
*-.Eğer bu bir Amerikan Hegemonyası anlayışına hizmet etmekse, halen sınırlı olan hegemonya seviyesinin daha da artış göstermesini sağlamak demektir.
Demek ki Biden; Amerikan Enternasyonalizmi, Büyük Strateji, Küreselcilik ve Hedefi Amerikan Hegemonyası için iktidardadır. Tecrübesi ve oluşturduğu değişik açılardan kapsayıcı görünen kabinesi ile birlikte Birleşik Devletler 20 Ocak 2021 tarihinden itibaren belirtilen amaçları yerine getirmeye çalışacaktır.
ABD uluslararası sistem, diyor ama her ulusu kendi başına bırakmıyor, Amerikan ideali (buna insanlık ideali diyenler de var) ölçüsünde bir politika uyguluyor ki bu kendi çıkarlarını garanti almak için net açıklamalarla ortadadır. Üstelik bu fikrin sahiplenilmesi açısından sadece Amerika’nın içine, iç politikasına bakılırsa, bu idealizmi halkın tam olarak onaylamadığı gerçeği son seçimlerle ortaya çıkmıştır, adeta Amerikan modeli ifşa olmuştur. Avrupa bu eksikliği görmüş ve eleştirel manada dile getirmiştir.
ABD’nin Muhatapları: Diğerleri
Amerika’nın kitabi olarak tarif edilebilecek ve Biden yönetiminde uygulanması muhtemel çerçeve açıklama bu şekildedir.
ABD, her ne kadar tarihsel avantajını kullanmak isteyecek türden elinde yeterince güç ve demokrasi ile liberalizm gibi kuvvetli argümanları varsa da geçtiğimiz birkaç on yıl içindeki hatalı politikalarıyla, küresel bir güç boşluğu ve güven kaybı gibi önemli noktaların ortaya çıkmasına sebep oldu.
Sorunlar sadece dört yıllık Donald Trump dönemine sığdırılamaz. Örneğin, Barack Obama ve öncesi çıkarılan savaşları ve çatışmaları biliyoruz, 2008 küresel mali krizin onarımı halen mümkün olamamıştır, Avrupa gibi köklü demokrasiler için Amerika’nın çıkarlarının jeopolitik açıdan Avrupa Birliği ideali ile çakıştığı fikri ortaya çıkmıştır. Öte yandan Çin, gerçekten her açıdan gelişmiştir ve 2035’lerden itibaren ABD’yi daha da sıkıntıya sokacak güç parametrelerine ve kapasiteye sahip olmuştur. Rusya ise jeostratejik gücü ve nükleer kapasitesiyle başat güçler içinde olduğunu göstermiştir.
Diğer ülkeler işte bu şartlar içinde ABD ile (gerekli noktalarda) güven tazelemek ve kayıplarını onarmak durumundadır. Bu her iki tarafın katkısı ile sürdürülebilecek ilişkileri kapsar.
Bu genel çerçeve içinde diğerlerinde hemen her özne (iktidar, muhalefet, kurumlar, şirketler, hatta millet…) kendi durumunu gözden geçirmelidir. Eğer Biden ile yapılabilecekler belli ise buna karşı alınması gereken pozisyon da net bir biçimde belli olmalıdır. Göre göre yıpranmaya veya kolay kayıplar yaşamaya gerek olmayabilir, çok pozitif ve isabetli stratejiler belirlenebilir.
Gürsel Tokmakoğlu
[1] Öncelikle bu Büyük Strateji’yi hatırlayalım. Askeri tarihçi B.H. Liddell Hart, Büyük Strateji’yi şöyle tanımlamaktadır (B. H. Liddell Hart, Strategy, London: Faber & Faber, Londra, 1967, 2. Baskı, S. 322.): “Büyük stratejinin rolü bir ulusun (veya bir grup ulusun) tüm kaynaklarını koordine etmek ve savaşın siyasi hedefine (temel politika tarafından tanımlanırlar,) ulaşmaya yönlendirmektir. Büyük strateji, savaş hizmetlerini sürdürmek için ulusların ekonomik kaynaklarını ve insan gücünü hem hesaplamalı hem de geliştirmelidir. Ayrıca rakibin iradesini zayıflatmak için finansal baskı gücünü ve en azından moral değerlerine ait baskıyı dikkate almalı ve uygulaması gereken moral değerlerin esas alındığı kaynaklara yönelmelidir. (İnsanların isteklerini, ruhunu besleyecek moral değerler, daha somut iktidar biçimlerine sahip olmak kadar önemlidir. Büyük strateji içinde çeşitli hizmetler ile endüstri arasında güç dağılımını düzenlemelidir. Savaşma gücü, büyük stratejinin araçlarından yalnızca biridir.) Dahası, stratejinin ufku savaşla sınırlı değildir; Büyük Strateji savaşın ötesine geçip sonraki barılara odaklanır. Yalnızca çeşitli araçları birleştirmekle kalmamalı, aynı zamanda gelecekteki barış durumuna zarar vermekten kaçınacak adımları atmalıdır (güvenlik ve refah için düzenlemeler).“
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ