05 Haziran 2022 Pazar
Cem Avşar; AFAD Kurumsal Yapısı ve Müdahale Yapısı Yetersiz..
100 Yıllık Bir Fotoğraftan İzmir’in Kurtuluşu’nun Elazığ’daki Yansımalarına Bakış
Ukrayna Üzerinden Derin Avrasyacı-Atlantikçi Çatışması
Elazığ’da Hafızlıklık Belgeleri Sahiplerini Buldu..
İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı
ELAZIĞSPOR
Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan S-400 karadan havaya Uzun Menzilli Bölge
Hava ve Füze Savunma Sistemini alması kendisini dünyanın jandarması olarak
addeden, kısaca NATO olarak anılan Kuzey Atlantik Paktı’nın kurucusu ve yöneticisi
ABD’yi belli ki çok rahatsız etti. Önce Türkiye’yi uyardı, ardından “Sakın alma, sana
yaptırım uygularım, ekonomini batırırım, askeri gücünü de felç ederim” tehdidinde
bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti bu tehditleri dikkate almayınca, iş çarıkları giyerek fiilen
yaptırımlar uygulamaya koymaya geldi.
İlk adım ekonomiyi çökertme üzerine atıldı ve Türk Lirasını itibarsızlaştırmak için
özellikle Londra Borsası devreye sokuldu ancak Türkiye ekonomisinin 2000’li
yıllardan kalan bu tür yaptırımlara karşı olan bağışıklığı dikkate alınmadığından, biraz
can yakmış olsa da beklenilen “pes ettirme” sonucunu vermedi.
ABD ikinci yaptırım adımını diplomatik kulvarda attı ve Türkiye’de ABD vatandaşları
ile yabancılara yönelik terör saldırıları olabileceği duyurusu ile ABD Dışişleri
Bakanlığı kendi vatandaşları uyardı, Ankara, İstanbul, Adana ve İzmir'deki ABD
misyonlarının görevlerini geçici olarak askıya aldı.
Tüm bunların üzerine, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında, Ermenistan’ın 1992
yılındaki sözde savaş yeteneklerini ortaya koyamaması ve Azerbaycan ordusu
karşısında ağır bir hezimete uğramasının gerçek nedenini Türkiye’nin kayıtsız,
koşulsuz Azerbaycan’ın yanında yer almasına bağlayan ABD, Türkiye’ye yaptırım
uygulamak için kendine bir bahane daha yaratma çabası içine girdi.
Girmesine girdi de, ABD ve İsrail’in Türkiye’nin güney sınırları boyunca terör
koridorları oluşturma gayretleri ve İsrail’in kontrolü altında bir terör devleti kurma
girişimleri Türkiye tarafından ne pahasına olursa olsun önlenince, işler çığırından
çıktı.
Olayı iki adım geriden okumaya başlayalım;1947 yılında başlayan ABD-Türkiye
ittifakı ve dostluğu, Marshall yardımı adı altında ekonomisinin ağır sanayiden
budanmasına, IMF tarafından parasının ve Merkez Bankasının acımasızca denetim
altına sokulmasına ve eğitim sisteminin yozlaştırılmasına rağmen 65 sene ABD’nin
sıkı kontrolü altında devam etti. Bu ağır ABD hegemonyasına başkaldıran siyasiler 27
Mayıs 1960’da ve 12 Eylül 1980 tarihinde ABD tarafından organize edilen darbelerle
politikadan uzaklaştırılmalarına rağmen, 15 Temmuz 2016 tarihinde
gerçekleştirilmeye çalışılan 3. askeri darbe başarısız oldu ve Türkiye, ABD’den
kopmaya başladı.
S-400 krizi de ABD’nin bu başarısız askeri darbe girişiminden sonra ortaya çıktı.
***
1993-2003 yılları arasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanlığı yapan Glafkos
Klerides döneminde GKRY’nin Türkiye’ye karşı kullanmak amaçlı Rusya’dan satın
aldığı S-300 füzelerini, Türkiye’nin tehdidi sonrasında Kıbrıs yerine Yunanistan’ın
Girit adasına konuşlandırmasına ses çıkarmayan ABD’nin Türkiye’nin S-400
almasından çok rahatsız olmasının nedeni aslında başka.
ABD’nin NATO ülkelerinde sattığı savaş uçakları ile karadan havaya ve havadan
havaya atılan füzelerin tümü, ABD ile İsrail savaş uçaklarını ve füzelerini dost olarak
algılıyor ve onları “düşman uçağı veya füzeleri” olarak tanımlamıyor. Yani ABD veya
İsrail uçakları/füzeleri bir savaş anında Türkiye’ye karşı kullanılırsa, Türkiye’nin
bunları önleme ve düşürme olasılığı yok.
Ama Türkiye’nin elinde NATO üyesi olmayan Rusya Federasyonu’nun ürettiği ve
ABD ile İsrail uçaklarını “Düşman” olarak tanımlayıp ölümcül darbeyi vurabilen S-400
füzelerinin olması, bir gün gerektiğinde Türkiye’ye savaş açma/saldırma niyetinde
olabilecek ABD, İsrail veya NATO ülkelerinin orduları için tam bir baş belası.
İşte ABD’nin bir türlü kabullenemediği ve Türkiye’ye ısrarla “Geri ver” diye emirler
yağdırdığı, tehditler savurduğu S-400’lerin özelliği bu.
Gördüğünüz gibi olay tamamen, Türkiye’ye saldırma ihtimalinin ortadan kalkması
ihtimali üzerine kurgulanmış bir prodüksiyon.
Prof. Dr. (İnş Müh), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ