Fahri Bey’in Elazığ Valiliği
Elazığ Valiliğinin resmî sitesine göre Cumhuriyet’in ilânından bu yana Elazığ’da 45 vali görev yapmasına ve bir kısmı burada uzun süre bulunup kalıcı hizmetlere imza atmasına rağmen sadece 1 yıl görevde kalan, şehre köklü bir katkısı da olmayan “Vali Fahri Bey”in adı neden Elazığ’ın en işlek caddelerinden birine verilmiştir?
Bu yazıda yukarıdaki sorunun cevabını bulacaksınız.
1926 Eylülünde Elaziz’e vali olarak atanan Cemal Bey’in (gazeteci Murat Bardakçı’nın dedesi) yerine 06 Kasım 1929’da Fahri Bey atanır. Aslen Samsunlu olan Fahri Bey daha önce çeşitli görevlerde bulunmuş, Bolu, Canik [Samsun], Bitlis ve Hakkâri valilikleri yapmış bir devlet adamıdır. Fakat Şark’taki valilikleri onun hem fizikî hem ruhî sıhhatini bozmuş, yaptığı ısrarlı müracaatlar neticesinde oradaki vazifelerinden alınmıştır.
Hükûmet, Fahri Bey’i Elaziz’e I. Dünya Savaşının bitiminden beri süren Dersim ve civarındaki ayaklanmaları bastırması için olağanüstü yetkilerle donatarak göndermiştir.
Fahri Bey tavizsiz, hattâ zaman zaman hukukun da dışına çıkacak kadar sonuç odaklı çalışan bir kişiliğe sahiptir. Bu sebeple halkın bazı kesimlerince kendisinden “Vali Fahri değil Deli Fahri” diye bahsedilmiştir. Fahri Bey vazifesine hızlı başlamış, -o zamanki adıyla- Dersim’in Nâzimiye, Pülümür, Ovacık ilçelerini kapsayan askerî harekâtı bizzat yönetmiştir. Fakat sertlik yanlısı tutumu hâdiseleri bastırmak yerine daha da alevlendirmiştir. Baytar Nuri, Dersim şehir tarihiyle ilgili yazdığı eserinde Vali Bey’in halktan dağlarda yaşayan firarileri teslim etmesini istemesinin onları huzursuz ettiğini kaydetmektedir. Dersimliler firarilerle bağlantılarının bulunmadığını anlatmalarına rağmen Fahri Bey verdiği emrin kısa sürede yerine getirilmemesi durumunda şehri derhal imhâ edeceğini bildirmiş ve Elaziz Halkevi’ndeki nutuklarında bu hususta asla taviz göstermeyeceğini dinleyicilere defaatle ifade etmiştir.
Öte yandan o yılların Elaziz merkezinin âcilen çözülmesi gereken büyük sorunları vardır… Susuzluk, açıktan akan kirli ve atık sular, yörede iskân edilen muhacirlerin uyum sıkıntıları, bazı salgın hastalıklar, bütün vaatlere rağmen şehre bir türlü getirilemeyen elektrik, yıkılan Harput, imâr iskân problemleri, gelişigüzel büyüyen memleket…
Vali Fahri Bey şehrin problemlerinin farkındadır. Hattâ bunların hiç olmazsa bir kısmını çözebilmek için hemen kolları sıvar. 19 Ağustos 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde (s. 3) yer alan şu satırlar onun çalışmaları hakkında ipucu vermektedir:
“[Elaziz’in] …imar, inzıbat ve ictimâiyatında [yapı, güvenlik ve sosyal işlerinde] Vali Fahri Bey cezrî [sağlam] adımlarla çok muvaffakıyetle yürüyor. Yollar açıyor, kasabada nezâfete [temizliğe] çok dikkat ediyor. Fahri Bey tam mefkureci [idealist] bir Cumhuriyet Valisi… Nazarî hükûmetçilik etmiyor [Sadece teorik olarak hükûmet valiliği yapmıyor, icraatçı biri]… Elâziz’in çeşmeleri bugün kurumuş bir haldedir. Çeşmelerin çoğu akmıyor… İçme ve tathirat [temizlik] suları birkaç çeşme ile kuyulara kalmıştır. Gayûr [çalışkan] Vali Fahri Bey şehrin bu hayatî ihtiyacına esaslı çareler aramaktadır…”
Dersim meselesinden ötürü ne yazık ki şehrin problemlerine köklü çözümler üretmeye fırsat bulamaz Fahri Bey. Elaziz’e atanmasının üzerinden henüz bir yıl geçmişken de Çarsancak’taki (Mazgirt/Tunceli) askerî harekâtı yönettiği günlerde soğuk algınlığına yakalanır ve 22 Kasım 1930’da orada görev başındayken ölür. Cenazesi kalabalıkların katıldığı bir törenle Samsun’da kaldırılır.
1933’te şehre vali olarak atanan Tevfik Gür, onun hâtırasını yâd etmek maksadıyla Elazığ’ın o dönemki en işlek caddesine ve Valilik Konağı’nın karşısındaki çeşmeye “Vali Fahri Bey” adını verir. Ayrıca Kovancılar’ın Karaçor (Çaybağı) bucağına bağlı Kengerli Köyünün adı da “Fahri Bey” olarak değiştirilir.
***
Aşağıda Cumhuriyet Gazetesi’nin Vali Fahri Bey’in ölüm haberini verdiği 26 Kasım 1930 tarihli küpürünü görüyorsunuz (s. 4). Haberde dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Elazığ’a gönderdiği taziye telgrafından, Fahri Bey’in görev başındayken vefatından, Hakkâri valiliği sırasında kurduğu “Memurlar Mahallesi”nden ve cenazesinin Samsun’da kaldırıldığından bahsedilmektedir.
Doç.Dr.Ahmet Karataş
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
Doç.Dr.Ahmet Karataş
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ