147’LER
591 okunma

147’LER

ABONE OL
Nis 2, 2021 12:54
147’LER
0

BEĞENDİM

ABONE OL
 

Fuat Sezgin hocamızın hayat hikayesini okurken Milli Birlik Komitesi tarafından 28 Ekim 1960 günü uzaklaştırılan üniversite hocamızla ilgili kısa bir araştırma şansım oldu. Çünkü; T.C. Cumhurbaşkanlığı”2018/6 Sayılı genelgesiyle, 2019 yılı “Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” ilan edilince  hocamızın da uzaklaştırılan bu öğretim üyeleri içerisinde olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı.

28 Ekim 1960 tarih ve 10641 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 114 sayılı “Üniversite Öğretim üyelerinin bazılarının vazifelerinden affına ve bazılarının diğer fakülte ve yüksek okullara nakline dair” kanun çerçevesinde uzaklaştırmalar ve yer değiştirmeler gerçekleşmişti.  Bu kişiler içerisinde Ord. Prof.Dr. Ali Fuat BAŞGİL, Prof.Dr. Fuat SEZGİN, Doç .Dr. Bülent KÖPRÜLÜ gibi bilinen isimlerde vardı.  Bu isimlerin neden uzaklaştırıldıklarına yönelik çok net ve somut deliller konulamamıştı. Bu kararlar uzun süre konuşulmuş ve tartışılmıştı (Kayacan, 2013).

O dönem itibariyle 1960 Türkiyesin’de ve bilim ve ilim adamına daha fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde yapılan bu uzaklaştırmalar dönemi itibariyle ilime ve bilime büyük darbe vurmuştu. Üniversitelerin bu karara ilişkin ilk tepkileri sert olmuş, İstanbul Üniversitesi Rektörü Sıddık Sami Onar, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Fikret Narter, Ankara Üniversitesi Rektörü Suut Kemal Yetkin, Ege Üniversitesi Rektörü Mustafa Uluöz ve Ankara Ortadoğu Üniversitesi Rektörü Turhan Feyzioğlu karara tepki olarak görevlerinden istifa etmişlerdi. Ege Üniversitesi Rektörü Mustafa Uluöz istifa etmiş, ancak istifası Profesörler Kurulu tarafından kabul edilmemiştir. Kurulun ricası üzerine rektör istifasını geri almış, Mili Birlik Komitesini yıpratmamak adına bu istifasını geri aldığını belirtmiştir. Prof. Uluöz, yaşanan gelişmeler sonrası, 3 Kasım’da Cemal Gürsel ile bir görüşme gerçekleştirmiştir. Yarım saatten fazla süren görüşmesi sonrası, Uluöz, Başkan Gürsel’e tasfiye kanunun hatalı yanlarını anlattığını söylemiştir. Cemal Gürsel 114 numaralı tasfiye kanunun 5. Maddesini değiştireceğini ve geri dönüşlerin kolaylaşacağını söylese de bu çok kolay gerçekleşmemiştir (Kayacan, 2013).

İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörleri bu duruma istifalarıyla duruma tepki verdiklerini göstermiş, 4 Kasım 1960 yılında yapılan seçimlerde aday olarak tekrar seçilmiş ve bir bakıma güven tazeleyerek bu kanunun değişim iradesini ortaya koymuşlardır.

 

Milli Birlik komitesinin tamamı bu tasfiye kararının doğru olduğunu iddia etmemiş, Başkan Cemal Gürsel’inde aralarında bulunduğu komite üyelerinin bir kısmı kararın tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini savunmuşlardır.  Bazı komite üyeleri ise bu kararın önemli savunucuları içerisinde olmuş, Üniversite idaresine bundan böyle genç öğretim üyeleri hatta asistanlar iştirak edecektir” şeklinde altı doldurulamayan ve temeli zayıf iddialar gündeme getirmişlerdir. Ancak; Ordinaryus ifadesinin kaldırılması, halen geçerli olan 5 yıl Doçentlik ünvanını taşıyan ve hak eden kişinin Prof kadrosunu alabilmesi ve 15-20 yıl beklemesinin önüne geçilmesi gibi ortada sayılabilecek kanunlar getirmişlerdir (Kayacan, 2013).

Ancak alınan bu kararların doğruluğunu savunan MBK üyelerinden Muzaffer Karan, “Ahlaki, ilmi ideolojisinden yüz kızartıcı notlara sahip olan, bilhassa çoğu komünist, mason, kiyafetsiz, cinsi sapık, Kürt devleti kurmak isteyen, asistanlarını metres olarak kullanan, doçentin yazdığı kitaba imzasını koyan, sene de 3-5 kere fakülteye uğrayan üyeleri affettik” diyerek birçok gencin yetişmesini sağlayan insanlara karşı  ciddi ithamlarda bulunmuştur.

Bazı üniversitelerde bu karara önemli tepkiler vermiş, Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi, Ege Üniversitesi Senatosu bu tasfiyeye ciddi tepkiler vermiştir.

Prof.Dr. Turhan Feyzioğlu, 114 sayılı kanunun hem prensibi hem de muhtevası açısından önemli hatalar içerdiğini belirtmiştir. Görevden uzaklaştırılan 147 öğretim elemanı Milli Birlik Komitesini suçlamaktan kaçınarak, haklarını savunmak için uzaklaştırma gerekçelerinin bildirilmesini talep etmişlerdir.  Aynı zamanda bir gazeteci olan Haldun TANER’de gazetecilik ve hocalık arasında tercih yapmış olsaydım, hocalığı seçerdim diyerek mesleğine olan bağlılığını dile getirmiştir. İhbara yönelik bu tasfiyenin, üniversite hocalarına tanınmayan kendini savunma hakkıyla tezat içerdiğini belirtmiştir. Prof Dr. Ali Fuat BAŞGİL’de  yetişmiş üniversite hocalarından gençleri mahrum etmenin çok büyük hata olduğunu dile getirmiştir (Kayacan, 2013).

Bu tasfiye kararında birbirini jurnalleyen üniversite hocaları başta gelmiş, ipi çeken yine kendi içinden gelen akademisyenler olmuştur. Akademisyen ve gazeteci olan Halide Edip ADIVARDA, tasfiye sürecinin yanlışlarla dolu olduğunu dile getirmiştir.

Bu üniversite üyelerinin affedilmesine yönelik birçok kanun teklifi hazırlanmasına rağmen dönüşle ilgili çok somut kazanımlar sağlanamamıştır. Bu sürede birçok üniversite öğretim üyesi iş bulamamış, doktor olanlar çok az ücretle hasta bakmış, işsiz olanlara diğer iş bulan öğretim üyeleri tarafından yardımlar yapılmıştır.

Nihayet; 147 bilim insanının bir buçuk yıl süren mücadelesi için başta üniversiteler ve rektörler olmak üzere birçok kesim girişimde bulunmuş ve mücadelelerine destek vermiştir. 18 Nisan 1962 günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 43 sayılı kanunla 147 öğretim üye ve yardımcısına sadece Senatoların onay vermesi koşulu ve senatolar kabul etmese dahi mahkeme yolu gösterilerek tekrar görevlerine dönüş hakkı verilmiş ve senatolar tasfiye edilen üyelerin tamamını üniversitelere kabul etmiştir.

Bu sürede vefat eden, milletvekilliğine devam eden ve yurt dışındaki üniversitelerle anlaşma sağlayan bazı öğretim üyeleri de olmuştur. Fuat Sezgin hoca da yurt dışında anlaşma yapan ve dönmeyen öğretim üyelerinden olmuştur.  Bu süreçten sonra 1961 anayasasının 120. maddesi ile üniversite özerkliği güvence altına alınmıştır.

TEŞEKKÜR: Bu yazıyı kaleme almamda yardımcı olan bir yüksek lisans tezi olmasına rağmen, önemli ve detaylı bilgilendirme yapan Derya KAYACAN ve danışmanı Prof Dr. M. Çağatay ÖZDEMİR’e teşekkür ederim.

Sağlıcakla kalın.

Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN

Fırat Üniversitesi

Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi

Literatür

Kayacan, D., 1960 Askeri Darbesinin Üniversitelere Müdahelesive 147’ler Tasfiyes. Yüksek Lisans Tezi. 236 s.

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ

Lütfen Paylaş
 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.