Ve az önce gitti,
Dertli bir adam
Ve az önce gitti
Derdiyle yaşamak zorunda olan
O Adam…
Bir zalimane dayakçı babadan
Bir masumane melekvari anadan
Neşet edip de, gelmiş olsa da dünyaya
Bir Neş’et değil ki,
Meydan okuyası olsun,
Kaderine, bahtına…
Aklı ermez ki,
Mapusluğun damına…
Çocuk yaştaki,
Tıfıl masumluğuna..
Korka korka kaçmış
Dayakçı Babadan
Kaçıp da sığınmak isterken
İnsan kalabalıklarına…
Ortamın, zamanın, devranın
Acımasız çarklarında
Araba çalmış, insan çalmış,
En çok da, Babasının
Kendisinden çaldığı
Çocukluğu geri almak için
Çocukça çalmış,
Hep ama hep,
Çocukken çalmış…
Ve şimdi, baba olsa da
İki yavruıya
Yüreği halen de,
Psikolojik patolojik çırpınmalarda
Karanlığa küfür ediyor
Görmediği gözleri,
Görürmüş gibi,
Çocukluğunu çalanlara..
Küfür edip, duruyor..
Sesleniyorum, bu adama
Ben güneşin içindeyim
Gel yanıma doğru
Gel bree..
Yanmakla arınmaksa muradın
Yandım, her gece bin kere
Bin kere bin gece
Yana yana, bitiremedim
İçimdeki sızıyı
İnsana olan sevdayı
Yarına olan hasretimi acıyı…
Adam, anlattı da anlattı
Gözleri ağlamaklı..
Sabır taşıdır yüreğim
Çelik ağlarla örülüdür
Nörolojik sistemim…
Affektif çalkalanmalarda
Nörosiber bakışlarda
Bir göz altı süzüşmelerde
Dalgın ve mahcup olan
O ilk ergenliğin
İlk öpüşmelerinde
Sustukça sustum..
Kentleri bir bir kuşatırken
Kahpe Kapitalist Kancıklar
Hani ki;
Yani ki;
O alçak oğlu alçaklar
Tutup da kendim kendimi
Omuzlarımdan
Ben, beni sarstım..
Son kuşları,
Son ay batmaz geceleri
Suya vuran şavkını keyfini
Tutup da, daldığı okyanuslardan
Çıkartır gibi..
En susuz çöllerin sonunda
Suya kavuşmuş yolcular gibi
Seslendiler bana:
Reis,
Bizi Turan’a değil..
Bizi Yarınlara değil..
Bizi Güneş Ülkenin Ufuklarına değil..
Reis..
Bizi sevmeye götür…
Seslendiler bana…
Bizi sevmeye götür…
Sevmek benim öfkeli ruhumda
İlkyazları, sonbaharları
Kurşunlanırken bir ülke boydan boya
Gençliğinden, namusundan, bayrağından
Kentlerinden..
Geri çekilin emri verdim
Birden…
Sokaklar bizimdir bre…
Anteli Avşaroğlu İslam Bey Gibi..
Maraşlı avşaroğlu Sütçü İmam gibi
Otuzüç Kurşun sıkılmıştır,i
Urfa’da
Kahpe Kuzey Fransız Kızlarının
Doğurduğu
Kahpe Fransıza karşı…
Ve yıllar yıllar sonra,
Otuzüç Can verdik
Başbağlarda
Baş verdik…
Toprağa girdik..
Doksanüç’te
Otuzüç…
Biz, sadece doksan milyon
O gün, orada,
Otuzüç Can olduk…
Öldük, öldük, öldük
Dirildik…
Ve şimdi, düşün ardımsıra
Öfkemizin Namusuna
Saracağız Ruhumuzu
Sancak olarak
Saldıracağınız yeniden
Bizim olan, olması gereken
Sokaklara, kentlere
Ovalara, dağlara
Vadilere uzaklara…
Doksan Üç’te Otuz Üç…
Biz bunu unutmayız…
Unutmamız güç…
Öyleyse yeniden, yeniden
Hatırlat bana Sevgili..
De ki;
Trafikte,
Hastane kapılarında,
Dağa çıkanların peşisıra
Gönderdiğimiz Aslanların
Ardısıra
Haykıralım hep beraber…
Doksan Üç’te Otuz Üç…
Biz bunu unutmayız…
Unutmamız güç…
GÜNDEM
14 gün önceGENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ELAZIĞ
21 Kasım 2024ULUSAL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024