CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşme” çağrısı, bir karizma kurtarma çabası değilse, önemsenmelidir. Ve Türkiye’nin tüm kurumsal yapıları, bu “Helalleşme” çağrısına katılmalıdır…
Bu bir “siyasal argüman yazısı” değildir.
Bu bir “zevahiri kurtarma yazısı” değildir…
Siz bir insanı, mesafeli tanırsınız ve o tanıdığınız insanın bir gün, karısı / veya kocası, evinden çocuğundan ayrılır, uzakta bir yaşam kurarsa, gideni mi suçlarız, kalanı mı?
Pskoloji bilimi suçlamaz…
Hiç bir bilim, bilmeksizin, öngörülerine bakarak, hüküm vermez, veremez, vermemiştir, vermeyecektir de…
Ancak, insan çocukları, insan ırkının mensupları, bencilliğe meyilli doğar, bencilliğe meyilli gelişir…
Örneğin, kadın iseniz, kadını haklı görürsünüz…
Oysa, kadın, ağlarını çok erken örebileceği gibi, bir erkek de, koşulları ve söylemleri, çok erken hazırlayabilir…
Ama siz, kadın iseniz, kadını haklı, erkek iseniz, erkeği haklı görmeye meyillisinizdir…
Ama, bu satırların yazarı, çocukluğun ilk zamanlarından bu yana, sorgulayıcı ve soruşturmacı mantığı erken sahiplendiğinden, cinsiyete bakmıyor…
Bu satırların yazarı olarak, cinsiyete bakmadığım gibi, Diyarbakırlı ise PKK’lıdır, Kayserili ise MHP’lidir, Konyalı ise Milli Görüşçüdür, Tuncelili ise CHP’lidir gibi önyargıların, sadece önyargı olduğunu ve çoğunlukla da yanıltıcı olabileceğini bilir…
Milyonlarca başörtülü Cumhuriyet Sevdalısı kadını nasıl açıklayacaksınız?
Kendi gözlemlerimle, ailesinin ne etnik, ne siyasi, ne kültürel bağı olmamasına rağmen, o kadar çok çocuğun HDP’li olabilmesini nasıl açıklayacaksınız?
Ve yine o kadar çok karşıt görüşlü ailelerden, sola yakın, milliyetçiliğe yakın, dindarlığa yakın, sosyalizme yakın gençleri nasıl açıklayacaksınız?
Psikoloji açıklar…
Sosyal bilimlerin hepsi bunu açıklar…
Ama bilim, egemen ve yönetenlerin umurunda mı?
CHP Lideri Kılıçdaroğlu Kemal’i, severiz sevmeyiz, bu şu an önemli değil.
Önemli olan, Kılıçdaroğlu’nun söylediği “Helalleşme” bir siyasal helalleşme mi olacak, bir sosyopolitik, sosyokültürel, sosyopsikolojik helalleşme mi, olacak?
Umarım ki, ikincisi olur…
Umarım ki, bu argümanı, söyleyen Kılıçdaroğlu olduğu için, CHP Genel Başkanı olduğu için, savsaklamayız…
Ve deriz ki; Gel Kardaşım, gel.. Gel, Kılıçdaroğlu Kemal Bey, ve söyle bize…
Dindarlardan oy almak için mi, HDP’lilere gülümsemek ve göz kırpmak için mi, yoksa iktidar olmak için mi, yoksa bunların hepsinin dışında, toplumsal barışın, Türkiye’nin zenginlerine, ister Siyasal Muhafazakar, ister Sosyal Demokrat, ister Liberel ve Kapitalist, Türkiye’nin zenginlerine karşı olası bir dip dalga öfkesine karşı mı, istiyorsun?
Yoksa…
8 aylık hamile karısıyla, hastane bahçesindeki kaldırımlarda oturup, yeni doğacak yavrularına sevinemeyip, o yavrunun içine doğacak dünyanın ve yarın endişesinin – artık anın endişesi haline gelmesine mi bakıp, helalleşeceğiz?
Aileden, evden, yuvadan, aramızdan ayrılanların, sisteme yanlamalarına bakıp, gidenlere mi hak vereceğiz, kalanlara mı?
Ben derim ki, her kim ocağı diri tutuyorsa, her kim çocuğunun / çocuklarının derdine düşmüşse, haklı ve erdemli olan da, O’dur, Onlardır…
Bugün ülkemizde, her kim, yeter ki iktidarda kalayım veya yeter ki, iktidara geleyim derdinde ise, işte onlar çocukları ve yuvayı bırakıp gitmiştir…
Her kim ki, söylemin ötesine geçip, eyleme geçiyor ve toplumsal dinamiklere, toplumsal barışa, Cumhuriyet’e, Özgürlük Sembolümüz ve Anti Emperyalist Başbuğumuz olan Mustafa Kemal Atatürk Ülküsüne, sembolik ve gerçekci, somut sadakat soyut zihinsel bağlarla sevdalıysa, işte o helalleşmeye hazırım…
Ve dost düşman herkes bilsin ki, biz ne yuvamızı terk ederiz, ne bizden olanları…
Biz ne ülkemizden vazgeçeriz, ne milletimizden…
Müslüman Türk Çocuğu olarak, Hakkari’deki anaların da elini öpmüşüm her daim, Rize’deki Nenecuklarımın, Analarımın Akrabalarının da…
Ne Ahıska Türklüğümden vazgeçmişim, ne Balkanlardan gelen Evladı Fatihan’ın, Karamanlı – Avşar Soyundan…
Beyrut’taki Arapla da kardeşiz, Kafkastaki Çeçenler de bir soydanız…
Azerbaycanın her karışı Türkistan olduğu gibi, Diyarbakır’daki, Hançepek Çocuklarıyla da bir soydanız…
Asyanın Çocukları, kendi içlerinde helalleşmek istiyorsa, Sayın Kılıçdaroğlu Kemal Beyim, yarın beni de çağırsın. Beni değilse de, benim gibi konuşan, BİZ derken, istisnasız her birimizi seven, önemseyen ve önemden de, sadakatten de vazgeçmeyenleri bulsun, ve desin ki,
Kürsü sizindir…
Mikrofon sizindir..
Top sizde, çevgan sizdedir…
O vakit, duldalarda, gönüllü sürgünlerde, zihinsel mülteciliklerde, bir ömürdür hazırlandığımız, Milletimize, Ülkemize, Gezegenimize sahip çıkma davasına ,hazırız, nazırız ve helalleşmek için, nereye gerekiyorsa oraya gideriz…
Şiddete dur diyerek, elini kaldıran, yüreğini kaldıran herkesle, helalleşmeye hazırım…
İnsanlığı sömüren, milletleri sömüren, milletlerden çalan, kim varsa, var olan tüm hırsızlarından küresel yerele, yerelden küresele, insanlığın vicdanında, ve yasal mahkemelerde yargılanması için, helalleşmeye hazırım…
Bozkurt Yüreklerimizde, Kürdüz, Boşnakız, Arabız, Çeçeniz, Arnavutuz, Afrikalıyız, Malezyalıyız, Venezü ella’dan, Peru’ya, Sibirya Türkistan’ından, Moğolistan’a, Almanya’dan Cezayir’in mazlumlarına, Libya’daki Analardan, Beyrut ve Şam’daki analara, ve tüm gezegenin insanlarıyla, helalleşmeye hazırız…
Ben varım ve hazırım…
GÜNDEM
14 gün önceGENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ELAZIĞ
21 Kasım 2024ULUSAL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024