KISASA KISAS
90 okunma

KISASA KISAS

ABONE OL
Ağu 6, 2021 15:02
KISASA KISAS
0

BEĞENDİM

ABONE OL
 

Birden gök gürüldedi ve hiç beklenmedik bir yağmur boşaldı derinden ve sertçe. O anda itfaiye erlerinin ve gönüllü gönüllülerin elindeki hortumlar ıslanmanın, itfaiyeciler ve gönüllerde de kendi yapamadıklarını yapan gökyüzüne ve yaratana el açmışlardı. Ellerinde Pürümüz olan şeytanlar bu yağmurda nereden geldi dercesine isyan ediyorlardı. Yangını söndürmeye çalışan uçaklar birer birer iniyordu. Pilotlar uçaklarını park ettikleri pistten, korunaklı yerlere doğru hızlıca koşuyorlar, bardaktan boşanırcasına yağan yağmura şaşkınlıkla bakıyorlardı. Çıplak kalan, yanan orman alanlarındaki haşerat bayram ediyordu. Kuşlar kanatlarını açmış raks ediyor, patileri zarar gören kedi ve köpekler su birikintilerine ayaklarını sokmaya başlamışlardı. Şeytanlar homurdanıyordu. Bu yağmurda nereden çıktı dercesine. Yağmur yağdıkça yağıyor ve şiddetleniyordu. Hiçbir yangın kalmamış, insanoğlunun yapamadığını yaradan yapmıştı. Orta masada toplantı yapan şeytanlar bu şiddetli yağmuru görünce homurdanmaya devam ediyordu. Yine mi olmadı dercesine. Toplantı yaptıkları salonun altı su sızdırıyordu. Oturdukları masada dizlerine kadar su dolmuş, ne yapalım çıkalım mı dercesine birbirlerinin yüzlerine bakıyorlardı. Ama önceden yapmaları gereken bir iş vardı. Bir sonraki kargaşa planını devreye sokmaları gerekiyorlardı. Üst akıl şeytanı, üst akıl şeytanını arıyor. Planlarını konuşuyorlardı? Bu ülkeyi aciz göstermeye çalıştık, göstereceğimiz kadar, twitler attırdık, ama bu doğa üssü yağmur tüm planlarımızı alt üst etti. Yine kurtuldular. Nasıl bir hesapmış bu? Ne yapalım? Dediler. Haydi, o zaman diğer planı devreye sokalım, öyle çıkalım bu odadan dediler.

Sen mavisin, sen beyaz oyununu tekrar devreye sokalım. Alalım şu nifak tohumlarını geçmişte yaptığımız gibi maviyi beyaza kırdıralım. Hatta şu oyun daha güzel olur. Mavinin tonlamaları oyunu. Sen açık mavisin sen koyu. Sen deniz mavisisin, sen gök. Senin beyazın daha beyaz, senin beyazın kahveye dönmüş Ha şunu da yapalım, en iyisi, her konuda konu uzmanı olmayan insanları bir şekilde yönetimlere sokmaya devam edelim. Biraz daha oyalasınlar. Çiçek görevlisi çiçekten anlamasın, mobilyacı keresteden, eğitici eğitimden. Oylanasın dursunlar. Yalama katsayısı yüksek olanlar daha iyi yerlere gelsinler. Nasıl daha iyi yalanır başlıklı derslerin kredisini arttıralım. En iyi yalayan, en iyi koltuğa otursun. Tamam, mı diyerek yılanlı yüzüklerini birbirlerine vurdular.

Haydi, su yükseliyor çıkalım dışarı yoksa boğulacağız burada der demez kendilerini dışarı attılar. Kapıyı açar açmaz, su onları bir basınçla kapının dışına doğru fırlatıverdi. Dışarı çıktıklarında, güneşin gökkuşağı ile dans ettiğini fark ettiler. Gözleri kamaşıyordu. Işık gözlerini kör etmişti. Yaktıkları tüm ormanların yerine, yemyeşil ağaçlar geçmişti. Ama bu nasıl olurdu? Bu kadar kısa zamanda, yaktığımız bu ormanlar nasıl yeşerirdi. İmkansızdı!. Dışarı çıktıklarında yaktıkları ağaçlardan birer çeşit ve ucunda yağlı urgan onları bekliyordu. Tek tek kollarına giren halk “Kısasa kısas” diye bağırıyorlardı. Yanan ağaçlar dile gelmiş, bizler yandık, sıra sizde dercesine kalın bir sesle haykırıyorlardı. Halk, tek tek bu baronları yakaladı. Ağaçlar elleriyle onları yakanların başlarını urganlara geçirdiler, altlarında da yine yaktıkları ağaçlardan birer sandalye. Her ağaçta bir baron. Her ağacın başında da yangında evlerini ve yakınlarını kaybeden bir kişi. Bayrak havaya kalktığında ateş yakılacak, bayrak indiğinde ateş söndürülecekti. Bayrak in komutuyla ağaç yandı, baronların altlarındaki sandalye çekildi, ateş söndürüldü, tekrar aynı işlem 99 kere tekrarlandı. Yanan ağaçlar yangından etkilenmiyor, ama asılan ve yanan baron ikinci kerede tekrar vücuda ve ruha geliyor, tekrar aynı işlemle diriliyordu. Yangın baronlarının haykırışları ormanda yankılanmaya devam ediyordu. Kısasa kısas hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. Halk mutluydu. Ağaçlar alkış çalıyor, baronlar kül olup tekrar vücuda geliyor, yanıyor ve yanıyordu.

Kısasa kısas hiç bu kadar güzel olmamıştı.

 

Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN

Fırat Üniversitesi

Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ

Lütfen Paylaş

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.