Uluslararası Erzincan sempozyumu; katıldığım en güzel sempozyumlardan biriydi. Sempozyum; 28 Eylül- 1 Ekim tarihleri arasında düzenlenmiş, gerek sosyal alanlarda gerekse fen alanında önemli sunumlar gerçekleştirilmiş, Erzincan ili ve ülkemiz için önemli sonuç bildirgeleri yayınlanmıştı. Sempozyuma; kara yoluyla gitmeye karar vermiştik. Arapkir, Kemaliye yol güzergahından, kendi aracımızla yola koyulup, Erzincan’a varacaktık. Güzelim doğasıyla, cennetten bir köşe olan Kemaliye’yi yeniden görmek güzeldi. Bir kökenimiz, Ağın olduğundan dolayı, kültürel açıdan Ağın’a benzeyen, Arapkir ve Kemaliye’yi bir başka severdim. Bildirilerimden bir tanesi de, Kemaliye’deki Organik Tarım girişimciliği ile ilgiliydi.
Bu seyahatimde; üniversitemizden sempozyuma katılacak olan ablam ve Prof. Dr. Esma ŞİMŞEK hocam, bana yol arkadaşlığı yapmıştı. Kemaliye’nin kıvrımlı ve inişli çıkışlı virajlarında, yolumuza devam ederken, arabada bir anormallik olduğunu fark etmiştim. İnşaallah yolumuzu sağ salim bitirir, mahcup olmayız düşüncesindeydim. Araba hız almıyor, debriyaj pedalında kavrama oldukça zorlaşıyordu. Neyse ki, yolun bitmesine 70 km civarında kalmış, eğimli ve patika yolları bir nebze atlatmıştım. Endişeli yolda, Erzincan’a geç de olsa varmıştık. Şükür dedim içimden.! Bizi karşılayanlar arasında; Esma Şimşek hocamızın edebiyatçı olması sebebiyle, aynı camianın iklimini soludukları, Allah selamet versin akademisyen Tahir Erdoğan Şahin(Çok düzgün ve bilge bir kişilikti) ile rahmetli Hamdi Ülker abimizde vardı. İkram ettikleri yemek, çay v.s kısa bir sohbet sonrası, konu arabanın arızasına gelmişti. Hamdi Ülker abimiz konuşma sırasında, sanayii de tanıdıkları olduğunu, merak etmemem gerektiğini, problemi çözeceğini söyleyerek tamirciye telefon açtı ve sorunun ne olduğunu anlatarak, ertesi gün için randevu aldı. Ertesi gün; sempozyum başlamadan kendi arabası ile bana eşlik ederek, arabayı zar zor sanayii ye götürdük. Belki de; en rahat ve en nezih bir ortamda, Erzincan esnafının yabancı bir müşteriye gayet güzel yaklaşımı ve hizmetiyle, arızayı ertesi güne randevu vererek giderdiler.
Hamdi hocamız naif, güler yüzlü nüktedan, beyefendi, belki de bu dünyada iyi insanların yeri yok ifadesine haiz, kurduğu kelimeleri özenle seçen bir insan profili çiziyordu. Karşılama sohbeti arasında edebiyatçıların güzel sohbetlerini dinlemekten zevk almış, Hamdi Ülker hocamızın birbirinden güzel eserleri olduğunu öğrenmiştim. Arabanın tamire bırakılması sonrası, kısa bir sürede olsa sohbet etme şansı bulmuş, kitaplarından hediye etmek istediğini, adresimi verirsem eğer, göndermekten zevk duyacağını söylemişti. Öyle de olmuş, kendi el yazısıyla “Anadolu kokulu duygularımla” Anadolu Kokan kitaplarından bir demet hediye etmişti koklamam için. Teşekkür etmek için aramış, kötü hastalığa yakalandığını öğrendikten sonra da müteakip kereler durumunu sorduğumda, sesini duyma şansını bulmuştum. Hastalıkla mücadelesini, sosyal medya üzerinden takip etmiş, iyi olması için dualar göndermiştim. Maalesef; değerli fikir ve edebiyat insanının, 20 Mayıs 2019 tarihinde vefat haberini aldığımda, içim bir daha yanmıştı. Onun dediği gibi “Ölüm Beyaz bir Kardelen Hasretiydi”.
Hamdi Ülker abimizin, özgeçmişinden kısaca bahsedip, “Doğu Ekspresi “ Öykü kitabından bir pasajı sizinle paylaşmak isterim.
Özgeçmişi
Erzincan-Çayırlı doğumlu olan yazar, Kars Susuz Kazım Karabekir Öğretmen Lisesi, Erzincan Eğitim Fakültesi ve Anadolu Üniversitesinden mezun olmuş, Hikâye ve roman alanında eserleri bulunan yazarın başta Türk Dil Kurumu Dergisi olmak üzere çeşitli dergi ve gazetelerde hikâye ve köşe yazıları yayımlanmıştır. Yazar aynı zamanda Akra Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisinde yazar ve yayın kurulu üyesi olarak edebiyat dünyasına katkıda bulunmuştur.
Yazarın yayınlanmış eserleri;
Sarıkamış, Mola Kitap, 2011
Bana Aşkı Anlatır mısın, Mola Kitap, 2012
Dergah, Mola Kitap, 2012
Sarıkamış, Tilki Kitap, 2014
Son Cemre, Tilki Kitap, 2014
Bana Aşkı Anlatır mısın, Tilki Kitap, 2014
Kardelene Mektuplar, Tilki Kitap, 2015
Gökmavi, Tilki Kitap, 2015
Doğu Ekspresi, Tilki Kitap, 2015
Yedi Levin Akşamı, Kule Kitap, 2017
Dergah, Kule Kitap, 2017
Baba…
Yeni yetmelerin, koca yürekleri bir tek güne reva gördükleri bir ilkyaz gününde düştün aklıma baba. Hani babalar günüymüş, hani babaları unutmamak gerekiyormuş…
Hem ben bunları sana neden anlatıyorum ki? Sen bu uydurmacaların hiç birisini ne bilirdin, ne de itibar ederdin. Oysaki biz şimdi zamana uyduk. Belki yürekten inanmasak da bize sunulan bir tebriği de geri çeviremiyoruz. Babasız baba olmanın yüreğimden süzülüp gittiği bir yaz gününde, bir günün sultanlığı sultanlıktır, hiç yoktan iyidir diyor ve o kendine ait kocaman dünyandan bana bıraktığın yüreğimi okşayan esintilerle seni yad etmeden geçemiyorum. Halen hafızamda saklı duran o hırçın bakışların gönlüme mızrap, haylazlık yaptığım zamanlarda bana saydıkların ise özlem dolu bir şiir olup dökülüyor dilimden. Ve ben sessizliğin yıllar sonrasından şairin mısraları ile sana seslenmekten kendimi alamıyorum.
“ Kalbim yine üzgün, seni andımda derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden”
Mekanınız cennet olsun Hamdi Ülker hocam.
Saygılarımla….
Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN
Fırat Üniversitesi
Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
GENEL
10 gün önceGÜNDEM
25 gün önceGÜNDEM
27 gün önceELAZIĞ
30 Ekim 2024ULUSAL
30 Ekim 2024GÜNDEM
30 Ekim 2024ELAZIĞ
30 Ekim 2024