Türkiye ile ABD arasında yaşanan gerginlik sonrası yükselişe geçen dolar hükümet tarafından yapılan müdahaleler ve vatandaşların yastık altı dolarlarını bozdurması sonucunda düşmeye başladı.
Ekonomide yaşanan sıkıntılara geçici çözümler bulunup bir nebze rahatlama sağlansa da sorunu kökten ve kalıcı tedbirlerle çözüme kavuşturmak gerekiyor.
Bunu sağlamanın yolları ise döviz bağımlılığından kurtulmak, üretime ağırlık vermek ve topyekûn fedakârlık ve tasarruf yapmak.
Vatandaşlara devamlı tasarruf öğüdü verilmesine rağmen devlet ve kurumlarımda tasarrufa gidilmediğini görmek hiçte zor değil.
Aslında devlete destek olmak aynı zamanda israfı ve haksızlığı önlemek amaçlı pek çok yapılabilecek şey var.
Bilindiği üzere Başkanlık Sistemi ile 550 olan vekil sayısı 600’e çıktı. Ayrıca daha önceden bakanlar vekillerden belirlenirken bu sistem ile bakanlar meclis dışı bağımsız kişilerden seçildi. Bu durum otomatikman devlet giderlerinde artışa sebep oldu. MHP vekilleri bir aylık maaşlarını hazineye bağışlayarak üzerlerine düşeni yapma gayreti gösterdiler. Takdir ediyoruz. Diğer vekillerden şu ana kadar ses yok.
Dedik ya topyekûn fedakârlık ve tasarruf yapmak gerek diye…
Öyleyse tasarruf tedbirlerine tepeden başlayalım. Bence vekillere bir sene boyunca maaşlarının dörtte biri ödensin, iletişim giderleri ise tamamen kaldırılsın. Alacakları bu maaş bile yaklaşık beş asgari ücretlinin maaşına denk geliyor.
İkinci sırada belediyeler ve kurumlar var… Bazı belediye başkanları kendilerine tahsis edilen makam araçlarını iade edip kendi şahsi araçlarını kullanmaya başladı. Üstelik benzinini de kendi ceplerinden karşılıyorlar. Bu asil davranışı tüm belediyelerden ve kurumlardan bekliyoruz.
Ayrıca kurumlara tahsis edilen lüks binalar ve giderleri gözden geçirilerek en asgari seviyeye indirilsin…
Kurumlar demişken, bir yandan devlet dairelerine yeni çalışanlar alınırken diğer yandan kurumlarda çalışan artık bir ayağı çukurda diyebileceğimiz sadece maaş almak için işe giden ve bir türlü emekliye ayrılmayan verimsiz memurlar emekliye ayrılsın. Ayrıca kurumlara özel sektör anlayışı getirilsin. 3 kişinin yapabileceği iş için sayısız çalışan alınmasın. Bu sayede hem tasarruf sağlansın hem de hizmet kalitesi arttırılsın.
Ayrıca, kurum çalışanlarına verilen her türlü eğitim, konferans, seminer vb. toplantılar tatil beldelerinde beş yıldızlı lüks otellerde değil de kurum binalarında yapılsın… Çünkü paramızı çöpe atacak lükse sahip değiliz.
Yeri gelmişken köyünden, semtinden hiç çıkmamış muhtarların gereksiz gezilere gönderilmesini de israf olarak değerlendiriyorum.
Bunların yanı sıra; odalar, birlikler, vakıflar, kooperatifler, dernekler incelensin. Ne yaptığı belirsiz, gereksiz yerler kapatılsın. Toplanan aidatlarla, gelen ödeneklerle vatandaşın sırtından sefa sürülmesine son verilsin.
Firmalara gelecek olursak… Kelli felli firmaların vergi borçları silinmesin. Aksine herkes gelirine göre vergi ödesin. Silinen vergi borçları tahsil edilsin.
Devlet desteği, teşvik, hibe vs.’den faydalanan firmalar denetlensin. İhtiyacı olmayan firmaya destek verilirken, ihtiyacı olan firma açıkta kalmasın.
Gelelim mültecilere… Suriye’de güvenlik sağlandı. Mülteciler bayramlarda ülkelerine gidip bayram bittikten sonra Türkiye’ye geri dönüyorlar. Mademki ülkelerine gidebiliyorlar bir sıkıntı yok o zaman yıllardır misafir ettiğimiz ve bazılarının türlü vukuata karıştığı Suriyeli mülteciler artık kalıcı olarak evlerine geri dönsün.
En önemli konulardan biri de yabancı menşeli mallar… Türkiye türlü ürünü kendi üretebilecek güce sahip bir ülke. Bu nedenle üretime ağırlık verilsin ve yabancı menşeli malların Türkiye’ye girişi yasaklansın. Konuyla bağlantılı olarak basında çok ta yer verilmese de ülkemizde proje hazırlayan, buluşlara imza atan pırıl pırıl gençlerimiz var… Bu gençler okullarda tespit edilsin, onlara sahip çıkılsın ve buluşları değerlendirilsin.
Bir başka konu, seçimler… Hepimizin bildiği gibi yerel seçimler yaklaşıyor. Seçim sebebiyle siyasi partilere para dağıtılmasın. Halkın fikri yapılan mitinglerle ve asılan parti bayraklarıyla değişmeyeceğine göre miting yapılmasın, parti bayrakları asılmasın buralara savrulan paralar hazinede kalsın.
Gelelim diğer konulara; Gariban vatandaş devletimize destek olmak adına beş dolarını bile bozdururken ülkemizdeki dolar zenginlerinden de aynı asil davranışı göstersin.
Her sene üç ay tatil yaparak maaşlarını alan öğretmenler birer maaşlarını hazineye bağışlasın.
Yolsuzluklar, hırsızlıklar tespit edilerek gereken yapılsın. Hizmet veren kurum ve kuruluşlara belli dönemlerde müfettişler gönderilerek tüm işlemler kontrol edilsin.
3. lig takımlarına lüks stadyumlar yapılmasın.
Kaliteli malzemeler kullanılarak yurdun dört bir yanında yapılan asfalt, kaldırım vb. yerlerin her yıl yenilenmesine ihtiyaç duyulmasın.
Özürlü araçlarına tanınan vergi indirimi kaldırılarak art niyetli kişilerin vergi kaçırması engellensin. Bir evde birden fazla kullanılan araç varsa yüksek vergi uygulansın. Kirada mülkü olanlar tespit edilsin. Kiralar banka yoluyla tahsil edilerek vergilendirilsin.
Bu örnekleri çoğaltmamız mümkün… Kısaca her alanda alınması gereken zorunlu tedbirler mevcut. Bu tedbirler uygulanmadığı takdirde gariban vatandaşın çabasıyla, tasarrufuyla, üç beş kuruş birikimiyle ekonomide kalıcı çözümler sağlanamaz. Tabi öncelikle “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” zihniyetinde olanlardan kurtulmak gerekiyor. Sonrasında ise tasarrufun yanı sıra adaletin sağlanması ve haksızlıklara karşı konulması gerekiyor.
Bu saydıklarım uygulanır ya da uygulanmaz bilemem… Devlet büyüklerinin takdiri…
Sadece şunu eklemek istiyorum. Hani hep duyduğumuz bir söz vardır ya… “Her şeyi devletten beklemeyin” işte ben bu sözü “Her şeyi gariban vatandaştan beklemeyin” şeklinde değiştirmek istiyorum.
Artık her zor durumda devletinin yanında olan gariban vatandaşın yıllardır yaptığı fedakârlık ve kemer sıkma politikasını devletimizin uygulama zamanı gelmedi mi?
Saygılarımla…
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
ULUSAL
4 gün önceGÜNDEM
26 gün önceGENEL
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024ELAZIĞ
03 Aralık 2024ULUSAL
03 Aralık 2024