Her gün şehrimizin yeni bir yerinde yenileme çalışmaları görmeye maalesef hepimiz alıştık. Bu çalışmaların yapıldığını görmek bizi mutlu edeceği yerde kâbusumuz haline dönüştü.
Bu sabah trafiğe açık olan cadde veya sokağın yarın sabah geçmeyi düşündüğünüzde trafiğe kapatılmış ve yenileme çalışmaları başlatılmış şekliyle karşılaşıyoruz. Hâlbuki o cadde veya sokak daha geçen sene yenilenmişti.
Kaldırımlar desen aynı altı ay önce taş döşenerek yapılan kaldırımlar yıpranmaya başlamış bile… Kimi taşı yerinden oynuyor, kimisi sökülmüş… Yürürken takılıp düşmemek için yerlere bakmaktan boynunuz tutuluyor. Hele ki yağmurlu havaların ardından ya da yıkanmış bir kaldırımda yürüyor iseniz halimiz daha beter. Dikkat etmeden bastığınız, yerinden oynadığını tespit edemediğiniz her taşın altından ayaklarınıza sıçrayan su ile güne mutlu bir şekilde devam etmek zorunda kalıyoruz.
Günümüz insanı çok yoğun ve bir o kadar stresli bir tempoda yaşıyor. Araçla yola çıkıyoruz trafik başlı başına bir sorun zaten. Kural ihlali yapanları söylemekten yorulduk zaten. Park yeri arıyoruz bulamıyoruz. Her gün geçtiğimiz yol bir bakıyoruz kapatılmış. Zaten şehrin pek çok sokak ve caddesi çalışma nedeni ile kapalı olduğu için başlıyoruz nereden gitmeliyim diye düşünmeye… Yaya olarak çıktığınızda karşılaştığınız sıkıntılardan zaten bahsettik. Birde kaldırım ve cadde ihlali yapan düşüncesizleri eklersek yerinde olur.
Şikâyetler gelmiyor mu? Geliyor… İlgilenilmiyor mu? Uyarı yapılarak ilgileniliyor fakat o anlık, devamı gelmiyor. Devamlı bir kontrol yapılmıyor. Biz vatandaşlar da artık şikâyet etmekten utanır hale geldik.
Güne bu şekilde başlayan vatandaşın gün içerisinde sakin olmasını nasıl bekleyebiliriz. Ondan sonra önüne gelene çatanlar, tartışanlar, kavga edenler ve sorunlu mutsuz bir toplum…
O kadar stresliyiz ki, en ufak bir terslik bile hepimizin birer canavara dönüşmesine sebep olabiliyor…
Şehrin gereken yerlerinin onarılmasına, yenilenmesine karşı değiliz. Fakat aynı yerlerin her sene yeniden yapılmasına gerçekten sinir oluyoruz. Bu kadar zengin bir şehir miyiz? Elimizdeki ödeneği hep aynı yerlere kullanıyoruz. Bu arada bazı yerler devamlı tamir edilirken bazı yerlerde oluşan kocaman çukurlar hiç kimsenin dikkatini ve ilgisini çekmiyor. Yıllarca aynı sokaktaki o çukurlar daha da büyümeye devam ederek yerinde duruyor.
Şimdi amacım biraz düşünmeye, biraz gözlemlemeye, biraz yapılan iş takibine, biraz tasarrufa yönlendirmek. Kalitesiz malzeme ve işçilik sonucu yaşadığımız bu devamlı tamirat döngüsünün son bulmasını istiyorum. Birileri para kazanacak diye bu rezillikleri çekmekten yorulduk. En ufak bir olumsuzluğa dahi tahammülümüz kalmamışken, yılın her mevsimi oranın buranın kazılmasından, yapılmasından artık çok sıkıldık.
Bir yeri tek seferde kaliteli malzemeyle, kaliteli işçilikle, gereken çalışmaların yapılmasının ardından yenilemek ve uzun süre yıpranmadan kullanıma sunmak çok mu zor? Bence hizmet eğer bu şekilde yapılırsa hizmettir, yoksa gerçekten maddi ve manevi eziyettir.
Buradan yetkililere şunu hatırlatmak iterim. Vatandaş olarak bizlerin üzerimize düşen görevi fazlasıyla yaptığımıza inanıyorum. Her birimizin ödediği vergilerle yapılan bu hizmetlerin her kuruşunda kul hakkı vardır.
Neredeyse aldığımız nefesten bile alınacak olan vergilerle yapılan hizmetlerin kaliteli veya kalitesiz olması sizin tasarrufunuzda…
Elinizi vicdanınıza koyarak karar verin. Tabi eğer vicdanınızın önüne geçecek başka etkenler yoksa…
Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ
ULUSAL
4 gün önceGÜNDEM
26 gün önceGENEL
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024GÜNDEM
03 Aralık 2024ELAZIĞ
03 Aralık 2024ULUSAL
03 Aralık 2024