Akıl vermek değildir, gazetecinin işi, haddi, hakkı. Bunu en iyi de gazeteciler bilir.
Lakin..
De bana, iki gözüm:
Kimdir gazeteci, iki gözüm?
Basın Meslek Yasası’na göre, iş akdi yapılmış ve buna göre çalışan yahut bu şekilde çalışarak emekli olmuş veya serbest basın (Eng… media – newspaper – new media) çalışma statüsü olan ve Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı’nca, akredite edilerek, ister T.C. Vatandaşı olsun, isterse yabancı olarak Türkiye’de (veya herhangi bir ülkede) mesleki iştigal eden herkes, gazetecidir.
Yeter mi?
Kanunen evet ama bir de bilmeyenlere dipnot düşmek, olmadı dibini düşürmek gerekir, bu bağlamda.
Karikatür olarak bir medya (özelde dergi, gazete, tv, radyo ve internet yayını yapan) herhangi bir yayın kuruluşunda çalışanlar da, gazetecidir.
Köşeyazarı da iş akdini, bu şekilde yapmış ise gazetecidir.
Haber muhabiri, foto muhabiri, bulmaca hazırlayan, sayfa tasarımı yapan, internet yayıncılığı kısmında çalışan, haber veya içerik editörlüğü yapan herkes, kanunen iş akdini “Basın Meslek Kanunu’na” göre yapmış veya bu şekilde emekli olmuş ise, gazetecidir.
Neden bu kadar teferruata girdik?
Çünkü, her meslek erbabı, öncelikle, kendisinin mesleğinden, mesleğinin (varsa) ünvanlarından haberdar olmalıdır…
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İli Milletvekili aday adayları listesini inceliyordum…
Bazı büyük kentlerimiz, tek bir seçim bölgesi değil, iki veya üç bölgeye ayrılabiliyor. Mesela, İstanbul üç bölgedir. Birinci Bölge, İstanbul’un Anadolu Yakası’nın tamamıdır. Toplamda 14 ilçe mevcuttur, bu seçim bölgesinde.
Seçimlerdeki, İstanbul 2 Bölge, Suriçi ve Boğaz’a kıyı Avrupa yakası ilçeleridir. Sarıyer gibi, Beşiktaş gibi, Şişli gibi, Fatih, Zeytinburnu gibi. Toplamda, seçim bölgesi ilçe sayısı 12’dir…
Seçimlerde, İstanbul 3. Bölge ise Avrupa Yakası’ndaki, Surdışı bölgedir. Topkapı’dan dışarısı da denebilir. Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar, Güngören, Esenler, Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Slivri, Çatalca, Arnavutköy, Başakşehir ve Esenyurt olarak, 13 ilçedir.
Bana ulaşan dosyada, aday sıra numarası verilmiş, toplamda 685 kişi, CHP’den, İstanbul için, ‘Milletvekili Aday Adayı’ olmak istemiş. Listenin son hali bu mudur, emin değilim ama, bu en son başvuru süreleri uzatılarak, bazı partiler 22 Mart’a dek, bazıları 27 Mart’a dek, başvuru süreleri uzatmışlardı.
Bendeki dosyayı esas alarak, gördüklerimden bazılarını, paylaşmaya, yazmaya, kamunun dikkatine sunmaya karar verdim. Gazetecilik, kamu yararına, sorgulama ve mesleki soruşturma ve araştırma mesleği değil mi? Tam da bu mesleki sorumluluk ve mesleki etikle, farkettiklerimi yazıverem, dedim.
Mesela…
HANAY HANDAN KİMDİR? (Handan Toprak fotosu küçük buraya)
Hanay Handan, dediğimizde kimse bilmiyor ama “Hanay Handan Toprak Benli” dediğimizde, Avcılar ilçesi başta olmak üzere, çoğu İstanbullu ve Türk Yurttaşı’nın tanıdığı, bir önceki “Avcılar Belediye Başkanı” olan, hakkında soruşturmalar, hukuki süreçler işletilmiş Handan Hanımın, Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmemiş olsa da milletvekilli aday adaylığı ile vekilliğe niyetli olduğunu gördüm.
Kamuoyunda da siyaset camiasında da hem hukuki süreçleri, hem polemikleri ile Enis Berberoğlu da yeniden aday adayı olarak, listede mevcut.
Ben doğduğumda, Tıp Fakültesi’nde olan Mehmet Bekaroğlu, 70 yaşına girerken, ömrünün üçte birinden fazlasını milletvekili ve siyasetçi olarak yaşadığı halde, halen daha milletvekiliğine devam kararı alanlardan.
Tanıdığımız isimlerden, hemşehrim, istikrarlı kişilik sahibi, gazeteciBarış Yarkadaş’ı da da gördüğüme sevindim. Yardakaş, önceki dönemde de, milletvekili olarak görev yapmış, bir dönem aradan sonra, yeniden Meclis’e dönme niyetinde olanlardan.
Hiç kızmasın ama, 27 yıldır Milletvekili olarak TBMM’de bulunan Erdoğan Toprak, bir dönem daha Meclis’e girecekse, CHP’nin iktidar olması için, Z Kuşağı oylarına talip olan Halk Partisi için bu bir handikap olabilir…
Düşünseniz, gitsin de dinlensin, gitsin de sonra gelsin, gitsin de belki bir daha gelmesin dediğimiz; Sevgili AK Partililer “Bakın bakın… 27 yıldır, Meclis’e çakılmış kalmış” derlerse, ne diyeceğiz?
Önemli olan, Türkiye’nin faydasına olmaktır. Önemli olan, Türkiye’nin faydasına iktidar talebinde bulunan 6’lı Masa’dan bir partinin, bu profildeki Sayın Erdoğan Toprak’a, ki kendisinin şahsiyetini yakınen takip etmiş, Rahmetli Ecevit dönemindeki kısa bakanlık döneminden sonra, bakanlığı AK Parti’ye devrettiğinden bu yana, kendisini okurum, ilgiyle takip ederim. Ama daha “Edi Bese, Erdoğan Abeyy” Anlaşıldı Merkez…
Başka kimler var?
Valla, bir sürü meslek erbabı var ama, Cumhuriyet’imizin kurucu partisinden, milletvekiliği aday adaylığında bulunanlardan, 16 ismin karşısında “Null” gördüm. İngilizce kelime haznesi iyi olanlar, anladı hemencecik. Dipsiz kuyu, boşluk, şimdilik geçersiz gibi anlamları olan bu kelimecik, siyasal – kamu literatüründe “Hükümsüz” anlamına gelir. Ama ben şahsen, nasıl bir “Hükümsüzlük” yani geçersizlik var, anlamadım. Meslek tanımlarını, geçersiz girmiş birileri, aday adaylığına başvurmuş ise, ya dalgınlıklarına gelmiştir veya bir zahmet, TBMM’ne girme onurundan, mahrum bıraksınlar kendilerini…
Listede çok ilginç meslek tanımlamaları da var. Kendisini “Araştırmacı Gazeteci – Yaşam Koçu” tanımlayan kişi ise, evlere şenlik. Cinsiyetçilik olmasın diye erkek midir, kadın mıdır yoksa ne bileyim “LGTB-i XyZ12” nedir bilmiyorum… Her türlü yönelime saygımla, mizahi anlam ve bağlamda söyleyeyim:“Kardiş, hayırdır sen?”
Gazetecilik Mesleği’nde, teee, en başta belirttiğimiz detaylara sahip isen, “Yaşam Koçluğu” ne demek? Yok eğer ki, “Yaşam Koçu” iseniz, “Gazetecilik” hobi mesleği midir, sanıyorsunuz? Yetki bende olsa “Canısı, saçların lüle lüle, hadi sana güle güle” derdim. Derdimiz, iki ayrı mesleği, yermek değil. Bugün, hem avukat hem psikolog olan arkadaşım var. Hem Tıp Cerrahi, hem avukat, hem de 10 lisans mezunu arkadaşım var. Şahsen bu satırların yazarı fakirin de, üniversiteden nah kapı gibi diplomalı, saha çalışması tecrübesi ile hem Sosyolog, hem Gazeteci, hem İletişim Bilim Uzmanı Akademisyen, hem Psikolog, hem Psikoloji Yükseklisans – Akademisyenliği, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa’dan Aile Terapistliği ve daha neler neler var ama… Yazamıyöree…. Anliyöree?
Efenim, mesleği “çiftçi” olan 3 ve Ziraatçi olan 1, çiftçilikle işletmen olarak da 2 iştigal edeniyle, tarımdan topraktan mesleki erbab, 6 kişi, İstanbul’da aday adayı. Sayı bana az geldi. İstanbul’un halen de topraklarının 4 ilçesinde, doğrudan tarım yapılırken, en az bu sayının iki misli başvuru, hatta 8 katı başvuru yapılmalıydı, kaba medyan ortalaması esasında…
Cumhuriyet Halk Partisi’nden, İstanbul Milletvekili olmak için, 14 Mayıs 2023 seçimlerine katılmak isteyen “Milletvekili Aday Adayları” arasında, başka meslekler de var haliyle…
Mesela…
Eczacı kökenli aday sayısı 6.
Mimar kökenli 8,
Bilgisayar mühendisi 4, makine mühendisi kökenli 7, inşaat mühendisi kökenliler 15 kişi..
Meslek hanesi “Emekli” olarak yazılı olanlarınsayısı 38…
Diş Hekimi, Tıp Doktoru, Cerrah Hekim, Profesör Tıp Doktoru ibareleriyle de 30’undan az fazla isim var listelerde…
Akademisyen olduğunu beyan edenlerin bazıları, bana şüpheli geldi, niye bilmiyorum. Çünkü akademisyen kelimesi bir resmi unvan değil, bir mesleki tanımlamadır. Öğretim Üyesi veya Öğretim Görevlisi, üniversitelerde mesleki eğitim sorumlularının mesleki tanımlarıdır ama “Akademisyen” bir meslek değil ki!
Ekonomistlerin sayısı, bankacı, finanscı, maliyeci derken, sayı 50’nin üstünde…
Ev hanımıyım diyen sadece 1 kişi..
Hastane Müdürüyüm, diyen de sadece 1 kişi. Ayrıca, “Hastane Müdürü” olmak da ne demek? Gerçekten şaşırıyorum…
Gemici çalışan 5 kişi, Armatör yani büyük patron olanların sayısı 2. İşçiler, patronlarından daha hevesli sanki vekil olmaya, bu sayıları baz alırsak…
38 Emekli aday adayı sonrasındaki, ikinci büyük grup, 92 avukat ve birkaç da hukukçu dersek, 100’ü aşkın “Hukuk Fakültesi” mezunu, meslek erbabı, TBMM’ne girmek istiyor. Piyasa mı kötü, işlerden doyduk, millete hizmet mi diyorlar, yorum yapamayacağım…
Ama, ilginç olanı “Stajyer Avukat” statüsünde, 3 ismin de, Meclis’e girmek istemesi. Demek ki, sayıları 100’den fazla olan, CHP İstanbul Milletvekili Aday Adayları listesine, mesleğe başlamadan, Meclis’e girmek istiyoruz demeleri de, bir yanıyla sevindirici ama öte yanıyla, “Dur Be Gülüm… Hayat adına ne gördünüz de, ne tecrübe ettiniz de, şimdiden Meclis’e girelim” diyorsunuz?
Yoksa…
Yok canımm…
CHP’de böyleleri olmaz. Hatta, Türkiye’de de böylesi olmaz…
Hani, Amerikanyalarda vardır ya…
Misal…
– Heyy Diramp Reyyizz. Ben var senin Cumhuriyetçi Parti’den milletvekili aday adayı olmak. Sen yapmamak beni vekil, ama ben seçimlerden sonra istemek, ballı börekli bir makam…
Töbe estağfurullah…
Türkiye’de böyleleri, hiçbir partide yoktur inşallahu, allahu ekber…
Efenim, bölüm arz etmeksizin, 3 yurttaş “Öğrenci” demiş, meslek hanesine ve TBMM’ne girmek istemiş. Ha işte, bu Kardeşlerimizi tebrik ederim. Gençken gelip, çatır çatır konuşacağız. Derdimizi haykıracağız, taleplerimiz olacak” demişler. Boşu boşuna sokaklarda bağırmakla olmuyor bu işler, netekim!
Efenim, Gazetecilerin “aday adaylığı” listesindeki sayısı, sadece 16. Bu sayıya “Gazeteci, Araştırmacı Yazar, Şucu Bucu” yazanları almadım. Tek kelime ile “Gazeteciyim” diyenler, benim için muteber, gerisi laf-ı güzaf…
En büyük, mesleki grup ne derseniz?
CHP İstanbul Vekil Aday Adayları içinde, en büyük grup, 188 veya daha fazla sayıyla, “İş insanları, işadamları, iş kadınları, işyeri sahipleri, işveren” olanlar…
Maşallah…
Para kazandık, şimdi de, milletin kalbini kazanalım, demiş olmalılar…
Her yurttaş gibi, herkesin TBMM’ne girme hakkı, talebi, çabası, hem kanunen, hem anayasal teminatla hem şahsi kanaatimle, kutsaldır, haktır..
Ama gelin görün ki, koskoca aday adayları listesinde, sadece 2 kişi “Esnaf” olduğunu beyan etmiş…
En samimi, en güzel ifade bence bu. “Esnaf” olduğunu söylemek.. İşletmeci değil, girişimci değil, işveren değil, bilmem neyin zırt dediği şey değil..
Esnaf olduğunu beyan eden yurttaşlarımıza, bol şanslar diliyorum…
YOLUN AÇIK OLSUN
MEHMET MERT…
Bu arada Mehmet Mert’e başarılar diliyorum…
Mehmet Mert, bir İstanbul delikanlısı. Aslında, 36 Kars ile başlayan serüven, sonra 35 İzmir’e düşürmüş yolunu, ekmek kapısını, gençliğini. En nihayetinde 34’e gelmiş plaka olarak ve İstanbul’da, evlenmiş, iş bulmuş, kazanmış, evlat sahibi olmuş…
Dünya İyisi “İyi İnsan” bir eşi var. Tam da, anamın kızı dediğim türden. Görgüsü de haşa haddim değil övmek de takdir de ama “Ablam” olur kendileri.
Mehmet Mert, hem kız babası, hem erkek çocuk babası olarak, iki duyguyu da yaşamış bir baba. Fizik yaşı genç. Fiziksel kondisyonu daha da genç. Mesleki kariyeri ve kıdemi, “Eyvallah. Başarmışsın dostum” denilecek türden.
30 yıllık bir mesleki yaşam. İstanbul gibi “Kurtlar Sofrası” bir şehirde, işvelisine cilvelisine kanmadan, gelen ağam giden paşam demeden, kendi partisinden olanla da, gazetecilik ve haber sözkonusu olduğunda çatır çatır yazmış, mecazen kapışmış, yetmemiş havuzlara atılmış gazeteci. Gerek CHP, gerek İYİ PARTİ, gerek DEVA, veya GELECEK Partisi veya Saaadet Partililer, öte yandan tüm diğer partilerle, İstanbul 3. Bölgede de tüm İstanbul genelinde de hep dostluklar kurmuş…
Mesleki yaşamı da, sosyal yaşamı da, ince tesafüdlerle değil, bilinçli ve bazen de pervasız, fevri çıkışlarıyla, hep doğal olmuştur.
Adana’dan Mersin’e, Kars’tan Ardahan’a, Samsun’dan Mardin’e, Mehmet Mert, hangi gün nerede olur, çoğu zaman bilmiyorum. Sel oluyor, herkes evinde, bakmışsın gece yarısı çıkmış, sel basan sokaklarda, halkın arasında haberini yapıyor. “Patron, gönderseydin gençleri de öğrenseydiler onlar da hem” demek, boşuna…
Gece yarısı, yanlış park eden, bir de arabesk müzikle, semti işgal edene, çeker videosunu, yapar haberini. Haberin vakası, olayı sürüyorken, haber sıcak sıcak, canlı canlı, süregiderken bile, yayındadır…
Deprem oldu, 45 ilde dostumuz var, yoldaşımız var, canlar var, dedik. Canlarımızla bir olmaya, “Hızır değilse de yoldaşları olmaya” koşalım dedim. Mehmet Mert, bizden önce orada. Gazeteci ne yapar bu durumda? Haberini yapar. Gerçekleri, yapıcı, gerçekcilikten sapmadan, yorumla haberi birbirine karıştırmadan, halkın yararına, kamu yararına kullanır. Mehmet Mert, sahibi olduğu gazetede, samimiyetle söyleyebilirim ki, yönetici gazeteci olmuştur ama patron gazeteci olmamıştır ve rasgele değil, bilinçli bir tercihtir…
Övgülere geçmedim henüz, geçmeyeceğim de…
Takdir edilesi bir Anadolu çocuğu, Trakya Yarımada’sında, kendisini sevdirmiş ise, Edirnelisinden Tuncelisine, Sivaslısından Karslısına, Rizelisinden Muşlusuna, Çerkezinden Kürtmenine, Türkmeninden Pomaklarına, Muhacirlerinden (Muacır) Güneydoğulusuna, Doğulusundan Karadenizlisine, kendini sevdirmiş bir Mehmet Mert var..
Gönlüm istiyor ki bu delidolu zeka, mesleki yaşamının 30 yılı, gururla, alnı dik sürdürmüş delikanlı, genç yaşında, iyi bir baba, iyi bir eş, iyi bir gazeteci olarak, üç dört on yılını geçirdiği bu şehrin nabzını iyi tutan bir isim olarak, İstanbul’un siyasi parti tüm il – ilçe başkanlarına da sorsanız, derneklerine vakıflarına da sorsanız, Mehmet Mert için şunu diyeceklerdir:
Mehmet Mert, vekil olsun, gönlümüz dilimiz Ankara’da olsun…
Gönlüm, tüm saygımla ve samimiyetimle, Mehmet Mert’in, TBMM’nde olmasından yana…
Sayın Kılıçdaroğlu Kemal Ağabey, güvendiği üç isme sorsun Avrupa Yakası’nı, benim gibi, partisizlerin bile “Kesinlikle olmalı” dediğini duyacaktır..
Seçimler, milletimize ve Cumhuriyet’imize hayırlı olsun şimdiden…
Yolun açık olsun, Mehmet Mert…
GÜNDEM
14 gün önceGENEL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024ELAZIĞ
21 Kasım 2024ULUSAL
21 Kasım 2024GÜNDEM
21 Kasım 2024