DOLAR 32,3509 0.29%
EURO 35,1228 -0.06%
ALTIN 2.310,731,47
BITCOIN 22937433,74%
Elazığ
10°

AZ BULUTLU

05:24

İMSAK'A KALAN SÜRE

TARİH ÖNCESİ DÖNEMDE ELAZIĞ

TARİH ÖNCESİ DÖNEMDE ELAZIĞ

ABONE OL
Nis 2, 2021 13:27
TARİH ÖNCESİ DÖNEMDE ELAZIĞ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Değerli Hocam Prof Dr. Yüksel ARSLANTAŞ hocamızın şahsıma hediye ettiği, “Tarih Öncesi Dönemde Elazığ” kitabını inceleme fırsatım oldu. Kitabın kendimce öne çıkan noktalarını sunmaya çalıştım. İlimizle ilgili önemli bir kaynak eser olduğunu ve araştırıcılara ufuk açacağını söyleyebilirim. Gerek Arkeologlar, gerek sanat tarihçileri, jeologlar ve ziraatçiler için temel bilgilere ulaşma açısından değerli. Yaşadığımız coğrafyanın zenginliklerini sunma noktasında önemli katkılar sağlıyor. Bir tarihin üzerinde oturduğumuzu, gelip giden toplumun bir parçası olarak bulunduğumuz coğrafyanın değerlerine daha fazla sahip çıkmamız gerekliliği bu kitabın yaptığı diğer katkılar. Kitabı geniş çapta detayları ile okumak ve ayrıntıların üzerine gitmek çok daha akılcı görünüyor. Ancak; kitapla ilgili ön plana çıkan, özellikle de Tarım, Hayvancılık ve Biyoçeşitlilik ile ilgili bulguları ve benimde ilk defa okuma fırsatım bulduğum ve öne çıkan önemli noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum:

1.Hurriler tarafından kullanılan arı kovanına benzer evlerde kullanılan ocakların birçok güzel örneklerinin ilde yapılan kazılarda bulunmuş olması ve bu tipteki evlerin yarı göçebe Türk uygarlıklarını yansıtması,

2.Prehistorik dönemde bile Elazığ ve Malatya’nın diğer bölgelere göre daha ılıman iklime sahip olması nedeniyle tarım kültürünün bu bölgede çok daha fazla gelişme gösterdiği, Altınova ve Baskil yöresinin bu anlamda ön plana çıktığı,

3.Orta Tunç döneminde daha bölgesel bir karaktere bürünen Elazığ ve Malatya illerinin Hitit devletinin de etkilerinin artması ile yörede Orta Anadolu’nun etkilerinin artmaya başlaması,

4.Çok odalı, temeli taştan kerpiç evlerin bu dönemde artması ve bunun örneklerinin İmikuşağı köyünde bulunması,

5.Eski çağlarda Ninovayı Karadenize bağlayan yolun kontrolünün Elazığ’da olması

6.Elazığ ilinin istila dalgaları ve nüfus mücadelesinin ortasında kalması Kale-Kent görüntüsüne bürünmesini sağlaması,

7.Tarihte Uluova, Elazığ ovası, Kuzova, sular altında kalan Aşvan ve Altınova gibi verimli tarım sahalarına sahip olması ve bunları kontrol edebilecek konumu  ilin gelişmesinde önemli olduğu,

8.Harput bölgesinin o dönemin ticaret başkenti olması, gelen kervanların burada konaklaması,

9.Keban ve Ergani madenlerinin kültürel gelişimde önemli rol oynaması, prehistorik çağ için köklü madencilik geleneğini sunması,

10.Çakmak taşı ve obsidiyenden yapılmış avlanma, savunma ve tarım aletlerinin gelişmişlik düzeyi hakkında bilgi verdiği,

11.Ağın’da Karasu boyunca;  konglomeraların bulunduğu bölgenin hayvan palentologları açısından çok önemli olduğu,

12.Erken Tunç dönemi buluntularının Elazığ ilinin tarihte iyi bilinen bir yer olduğu,

13.Neolitik çağ eserlerinin Hatay Amik ovası ve Mersindeki eserlerle benzerlik göstermesi, Altınova bulgularıyla benzerliğin Elazığ’ın Güney illeri ile ilişkisini ortaya koymakta olduğu,

14.Caferhöyükteki bulguların o dönemde tarımın geliştiği, hayvancılığın gelişmediği, vahşi hayvan iskeletleriyle ortaya konulduğu,

15.Altınova da uygarlığın geç başlama sebebinin Keban Barajı Jeoloji danışmanı Mr Tiford’a göre (Babam Nusret Özgen ile yakın çalışma arkadaşıdır)  Plesitosen gölünün bugünkü baraj gölünün olduğu yerde, Korucuk ve Tepecik’i içine alan yerde bulunmasıdır.  Mastar dağı ve Zenteriç yakınlarında Boytepe’nin akeramik yerleşim olması bu kanıyı desteklemesi,

16.Ovaların neolitik çağda zengin bir hayvan topluluğuna sahip olması ki benim kanıma göre Elazığ ilinin biyo çeşitliliğine önemli katkısının olması,

17.Bölgede bu çağa ait bulgularda, özellikle Tülintepe  fauna ve floral kalıntıların insanların tarımla geçinebilecek bir ortama sahip olduğu,

18.Anadolu’da neolitik çağda arpa, çavdar ve buğdayın o dönemin imkanlarıyla ıslah edilerek tarıma kazandırıldığı ki biz tarımcılar açısından önemli bir saptama,

19.Plesitosen döneminden, Holosen döneme geçişte gölün kuruduğu, akarsular etrafında köylerin yerleşim gösterdiği ve bu bölgede Tepecik kazlarının son neolitik dönemde tarıma uygun verimli toprak varlığının arttığı,

20.Kalkolitik çağda mühürlerin Elazığ ve yöresi kazılarda ortaya çıkması, tarıma dayalı sistemin oturmuş olmasına bağlanmış, Yukarı Fırat havzasında yapılan kazılarda bu mühürlere bol miktarda rastlanıldığı saptanmıştır.

21.Halaf kültürünün ki önemli bir ticari kültürdür. Bu kültürün Kovancılar ve Altınova’ya kadar uzandığı,

22.Kalkolitik çağın son dönemlerinde ortaya çıkan Ubeyd kültürünün mimari ve sanatsal anlamda önemli gelişmeler yaşandığı Arslantepe, Değirmentepe, Tülintepe gibi yerlerde bu kültüre ait kanıtların bulunduğu,

23.Ubeyd kültürünün son dönemlerinde madencilik ve metal işlemeciliğinin geliştiği,

24.Kalkolitik çağda Altınova da ortalama 3000-4000 kişinin yaşamış olduğu,

25.Fırat kenarındaki Değirmentepe’nin önemli ticaret merkezi olduğu,

26.Fırat vadisinin zengin bakır yataklarının bölge için önemli olduğu, bu bölgede evcil hayvan yetiştirildiği, tahıl buluntularının önemli olduğu,

27.İmikuşağında bölgede bulunan en büyük höyüğün varlığı ve devamında Kalkolitik çağ seramiği buluntusuna rastlanılması, çanak çömlek buluntuları, vazo kenarı parçaları, özellikle de İsaköy ve Hinsor bölgesinde tespit edilmiş olması,

28.Pulurda ki tahıl tanelerinde iki sıralı arpa, ekmeklik buğday, fiğ, çavdar, tane ve kalıntılarına rastlanılması,

29.Ayrıca öğütme taşı buluntusu bu tahılların öğütülerek tüketime hazır hale getirildiği,

30.Bölgede özellikle Korucutepe kazılarında buğday ve arpa’nın yanısıra mercimek ve acı burçak kalıntılarına rastlanıldığı, bezelyegillerinde bu bölgede yetiştirilebildiği,

31.Keten tohumları üzerinde yapılan analizlerde o dönemde sulamanın yapıldığı noktasında bulguların olması,

32.Dişbudak, meşe, karaaağaç ve kavak ağaçlarının bölgede o dönemden bu güne devam eden bir bitki örtüsü grubu olduğu,

33.Üzüm çekirdeklerinin bulunması, MÖ. 4500-3500 yıllarında bile bölgede üzüm çeşitlerinin yayılış gösterdiği ve bu üzüm çeşidinin kısa saplı ve tombul bir tür olduğu, bu türün de zannımca Köhnü veya Ağın Kırmızısı üzümüne benzeyen bir çeşit olma olasılığı,

34.Murat nehri kıyısının üzüm yetiştiriciliğinde kullanılabilir olması,

35.Çam fıstığı kalıntılarına rastlanması ki, çam fıstığının günümüzde bölgede çok fazla yetiştirilmemesi, alıç türlerinin de tohumlarının bulunması süregelen bitki çeşitliliğine örnek olması,

36.Fikirtepe’de bulunan kemikten oltaların bölgede balıkçılığın yaygın olduğunu göstermesi,

37.Hayvan boynuzlarının dokuma, iplik bükme ve tarak olarak değerlendirildiği,

38.Ölü gömmelerinde, ölünün yanına değerli eşyalarını koyma ve ikili gömme geleneğinin olması,

39.Altınova buluntularında ayrıcalıklı bir zümrenin ortaya çıkma durumunun bölgenin refah düzeyini yansıtması,

40.Sığır eti kalıntılarının bölgede fazlaca bulunmasının sığır etinin daha fazla tüketildiğini ortaya koyması,

41.Kızıl geyik türünün o dönemde en yaygın yaban hayvanı türü olduğu,

42.Tülintepe kazılarında tatlı su midyesinin de bölgede kullanıldığı,

43.Norşuntepe’de yapılan kazılarda duvar boyama sanatının yoğun olarak kullanıldığı,

44.Norşuntepe kazılarından elde edilen eserler Geç Kalkolitik ve erken tunç devrinde madenciliğin ilde çok geliştiği,

45.Norşuntepe gibi büyük höyüklerin yeterli kazı yapılmadan su altında kalması,

46.Norşuntepe kazısında yaban keçisi motifli mühürün bulunması, bu mühürdeki hayvanın günümüz yaban keçisi türü ile karşılaştırılma olasılığı,

47.İlk ve Orta Tunç Çağında ise; ilde Metropol benzeri oluşumların çıkmaya başlaması,

48.Norşuntepe’de tüm ovayı denetleyebilen saray benzeri bir yapının yapılmış olması,

49.Bölgede kalay ve bakırın karışımıyla daha dayanıklı aletlerin yapılmaya başlanması,

50.Bu da Tunç çağı olarak adlandırılan dönemi başlatması,

51.Mezopotamyayla ilişkilerin gelişmesiyle, altın, gümüş, bakır gibi madenlerin işlenmeye başlanması,

52.İlk Tunç çağında Altınova’da sur kalıntılarına rastlanması, bölgede yaşayanların kendilerini tehlikede hissetmesi olasılığı,

53.Elazığ ve yöresinde Transkafkasya kültürü etkisi Tunç çağı 1 ve Tunç çağı 2 de etkisini göstermesi,

54.Çanak, çömlek türlerinin farklılık arz etmesi ve bunun Kuzey Kafkasya örnekleriyle benzerlik göstermesi,

55.Nüfusun artması ile bu dönemde tarla ve otlakların artmasının sağlanması,

56.Aynı zamanda Elazığ yöresinin bu dönemde Kuzey Suriye, Mezopotomya, Transkafkasya ve Orta Anadolu ile kültürel etkileşimde olması,

57.İlk Tunç çağı buluntularının Hinsor, Hankendi, Tadım, Hoğu, Holvenk, Avcılı, Könk, Uluova, Tilenzit, Sarpulu, Gölcük,Erzürük, Tülintepe, Aşağı İçme gibi merkezlerde tespit edildiği,

58.Altunova’dan elde edilen obsidisyenin Suriye üzerinden Mezopotamya ile ilişkilerin artmaya başlamasına katkı yapması,

59.Kuruçay’ın Murat çayıyla birleştiği noktada Tunç çağının ilk tarım faaliyetlerinin yapılıyor olması,

60.Keban ve Altunovada;  arpa ve buğday, aynı zamanda mercimeğin yoğun bir şekilde yetiştirildiği alanlar olarak dikkat çekmiştir. Mercimek dışında bezelyenin de bu bölgede yetiştirilen önemli tarım ürünleri olduğu bildirilmiştir.

61.Arıcılığında Tunç döneminde yapılan tarım kollarından biri olduğu,

 

Maddeleri detaylandırma olanağımız bulunmakta ve bu olanak kitabın vermiş olduğu önemli bilgiler dahilindedir. Üniversitemizin katma değer katan sosyal bilimler konusunda önemli sayılabilecek bu eserin daha detaylı incelenmesi ile yeni yapılacak çalışmalara katkı sağlayacağını düşünmekteyim.

Sağlıcakla kalın.

Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN

Fırat Üniversitesi

Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ

 

Kaynak

 

Arslantaş, Y., 2017. Tarih Öncesi Dönemde Elazığ.Elazığ Belediyesi Kültür Eserleri Serisi, 29. 288 s.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.