DOLAR 32,3458 0.26%
EURO 35,1131 -0.06%
ALTIN 2.301,571,07
BITCOIN 22896112,89%
Elazığ
10°

AZ BULUTLU

02:00

YATSI'YA KALAN SÜRE

SAYIN BÜLENT ARINÇ’A SORMALI!! YARGIÇLARI VE MAHKEMELERİ KİMİN AĞZIYLA YÖNLENDİRİYORSUNUZ?

SAYIN BÜLENT ARINÇ’A SORMALI!! YARGIÇLARI VE MAHKEMELERİ KİMİN AĞZIYLA YÖNLENDİRİYORSUNUZ?

ABONE OL
Nis 2, 2021 13:22
SAYIN BÜLENT ARINÇ’A SORMALI!! YARGIÇLARI VE MAHKEMELERİ KİMİN AĞZIYLA YÖNLENDİRİYORSUNUZ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sayın Bülent ARINÇ’a sormalı.!!

Sayın Başak DEMİRTAŞ eşini bekliyor, dayanamıyor. Eşinin tahliyesini istiyor. Güzel bir melodi ile gözyaşı döküyor. Çocuklarının babası tutuklu. Çocukları ile ilgili travmalar kimsenin tasvip edeceği bir şey değil.   Buraya kadar çok duygusallaştık. Siz de çok duygusallaştınız.

Yoksa biz mi yanılıyoruz?

Ergenekon davalarında da önce içeri atılan ve sonra suçsuz diye salınan birçok insanı gördükçe inanın hiç de şaşırmıyoruz bu gelişmelere. O dönemde de sahte gömülü silahların nasıl komplo aracı olarak kullanıldığını, suçsuzsunuz diye birçok askerin bedel ödeyerek salındığını unutmuyoruz.

Ancak!!

Sayın ARINÇ; DEVRAN hikaye kitabını okuyarak gözyaşı döküyorsunuz ve Demirtaş’ın ne kadar iyi bir insan olduğunu(!) anlamışsınız.. Korona süreci size çok şeyler değiştirmiş. Hukukçusunuz. Hukukçu gözü ile olaylara yaklaşmaya çalışıyorsunuz.

Peki, bağımsız yargı dediğiniz süreçte, Yargıçları ve mahkemeleri kimin ağzıyla yönlendiriyorsunuz?

Yoksa biz yanılıyor muyuz?

O dönemde sokağa çıkın çağrısı yapan HDP yetkilileri ve PKK değil miydi? Demirtaş o dönemde sokağa çıkın çağrısı yapmadı mı? Ülkenin bekasına kasteden dâhili ve harici düşmanların lafı açıldığında zaman zaman çıkıp yönlendirmeler yapmak da neyin nesi? KHK’lar da varsa bir problem Adalet bakanı çıkar gereğini yapar.

Sizin Barış süreci dediğiniz süreçte birçok emniyet görevlisi bedel ödedi.  Suça bulaşan ve suçu teşvik eden kişilerle ilgili okuduğunuz kitap sizleri çok duygusallaştırmış demek ki.

Yasin BÖRÜ’nün ailesi de bu hikâyeyi yazmış ve bu gerçek hikâyenin sonu hiçte iyi olmamış. Okumak ister misiniz? Evlatları 16 yaşında bölücü örgüt tarafından hunharca katledildiğinde gözleriniz yaşarmadı mı?

Dinleyelim o zaman gariban şehitlerin hikayesini.!!

Ben Yasin BÖRÜ,

Şansız mı, yoksa şanslı mı geldim bu dünyaya bilmiyorum. Daha; yaşamın baharında ve 16 yaşındaydım. Suçum Kürt olmak değildi. Hem Kürt ve hem de İslam dinini yaşamak isteyen biriydim.

Bir parti vardı ve o partinin yöneticileri. Kendi sınırımızda olmayan ancak ülkem için tehdit oluşturan ve kendisi gibi İslam için tehdit oluşturan bir topluluk tarafından kuşatılan bir belde için çağrı yapmıştı.

Kurban bayramıydı.

Bende güzel elbiseler giyip, anamın ve babamın elini öpüp bayram harçlığı alıp, kurban da kesilen hayvanımızın ciğeriyle kurban eti yemek istiyordum. Ancak, benden daha kötü durumda olan Kürt kardeşlerim vardı. Kürt kardeşlerim dememin coğrafya dışında başka bir anlamı yoktu. Hani COĞRAFYA kaderdir deniliyor ya hafif müzik eşliğinde. Benim kastımda oydu.

Bizler dört arkadaşımızla beraber kurban eti dağıtmak için dolaşıyorduk. Maskeli, bölücü örgüt yandaşları ile tartışma yaşandı ve kurban eti dağıtımı KOBANİ kuşatıldığı bu zamanda yapılır mı? Sizler de KOBANi’yi kuşatan gerici İŞİD’ çisiniz? Sözleri eşliğinde bir apartman dairesine sığındık. Apartman dairesine giren bizleri bıçakla ve ateşli silahlarla yaralayarak bölücü örgüt sloganlarıyla bizleri aşağı attılar. Orada can vermiştik.

Hikâyemiz acıklıydı değil mi?

Vücudumda 15 adet kesici alet yarası, bir adet ateşli silah mermisi, kafa travmasına bağlı beyin kanaması anlayacağınız yok, yok tu. Arkadaşlarımın da durumu benden farklı değildi.

Bir arkadaşımız dışında hepimiz can vermiştik.

Babam ayağımda ki “BEN” den beni tanımıştı. Bizi öldürmeleri yetmemişti, aynı zamanda cesedimizi de yakmışlardı.  Oysa ben de doktor mühendis olmak istiyordum. Olamadım.

Hikayem acıklı değil mi?

Suçumuz mağdurlara et dağıtmaktı.

Belki Devran isimli kitap kadar gözünüz yaşarmadı, duygusallaşmadınız? Duygusallaşsaydınız, zaten Demirtaş’a özgürlük diye Savcıları yönlendirmeye kalkmazdınız?

O zaman EŞREF ZİYA’nın “ŞEHİDE ANIT” enstrüman müziğiyle, ezik ve yanık cesedimin toprak ile buluştuğu ana gidelim beraber.

Belki bizim için de duygusallaşırsınız.

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.