23 Kasım 2024 Cumartesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Sivil Toplum Kuruluşlarının Gelecekteki Rolüne Dikkat çekti
100 Yıllık Bir Fotoğraftan İzmir’in Kurtuluşu’nun Elazığ’daki Yansımalarına Bakış
Ukrayna Üzerinden Derin Avrasyacı-Atlantikçi Çatışması
Bakanı Hakan Fidan’dan Kırmızı Alarm..
İngilizlerin Kıbrıs Tuzağı
ELAZIĞSPOR
Eğitim-İş tarafından yapılan açıklamada, TÜGVA’nın paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı gibi hareket ettiği öne sürüldü.
Eğitim-İş’ten yapılan açıklamada, “Son yıllarda eğitim sistemimize yapılan ideolojik müdahalelerin en somut örneği, Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönettiği TÜGVA ile Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) arasında imzalanan protokollerle karşımıza çıkmaktadır. AKP’li belediyelerin sağladığı devasa kredi kolaylıkları, arazi tahsisleri, bağış serbestisi ve denetim dışı faaliyetlerle desteklenen TÜGVA, adeta paralel bir Milli Eğitim Bakanlığı gibi hareket etmektedir” ifadelerine yer verildi.
MEB ile TÜGVA arasında imzalanan yeni protokolle ortaokullarda “Değerler Eğitim Kulübü”, liselerde ise “Kültür ve Medeniyet Kulübü” kurulması planlanmakta, bu kapsamda yürütülecek sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerde TÜGVA temsilcilikleri ile iş birliği yapılması istenmektedir. Bu protokol, eğitim sistemimizin siyasal ve ideolojik müdahalelere daha fazla açıldığının açık bir göstergesidir. Kamuoyuna yansıyan tüm skandallara rağmen, bu vakfın MEB eliyle eğitim sistemimize nasıl dahil edildiği, vakfın faaliyetlerinin eğitimin laik, bilimsel ve demokratik yapısına nasıl zarar verdiği mutlaka yeniden masaya yatırılmalıdır.
Danıştay’ın iptal kararına rağmen yürürlükte tutulan TÜGVA protokolleri, yalnızca sendikamız Eğitim-İş’in değil, aynı zamanda ilerici kamuoyunun da büyük tepkisini çekmektedir. Bu protokoller, Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırı olduğu gibi, “eğitimde dinselleşme” uygulamalarını bakanlık politikası olarak sürdürüleceğinin ilanıdır. Nitekim, TBMM’de MEB bütçesi ele alınırken söz alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz” diyerek, bu karanlık politikanın sürdürüleceğini açıkça ifade etmiştir. Bu itiraf, eğitimin siyasi vakıfların ve cemaatlerin arka bahçesi haline getirilmeye devam edeceğinin göstergesidir. Eğitim sistemi, siyasi vakıfların arka bahçesi haline getirilemez!
“Eğitim-İş olarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜGVA arasında imzalanan bu ve benzeri protokollere karşı en güçlü şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Sendikamız, eğitim emekçilerinin TÜGVA ve benzeri protokoller kapsamında düzenlenen etkinlik ve faaliyetlerde görev almamaları yönünde karar almıştır.
Eğitim, siyasi çıkarların değil; bilimsel, laik ve çağdaş normların ışığında şekillendirilmelidir. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın eşit, adil ve laik bir eğitim alması için mücadelemiz sürecektir. Hiçbir eğitim kurumunu, demokrasi ve laiklik karşıtı vakıf, cemaat ya da tarikatların ellerine bırakmayacağız!
Her fırsatta dile getirdiğimiz üzere; hiçbir dernek, vakıf, cemaat, tarikat Milli Eğitim Sistemine ortak edilmemeli. Kimse Türkiye’nin geleceği olan yavrularımız üzerinden siyasi çıkarlarını şekillendirememeli. Kimse, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün biz eğitim neferlerine mirası olan çocuklarımıza, çağdışı bir eğitimi reva görememeli. İktidarın, asli görevi olan eğitimi vakıf ve derneklere hatta Diyanet’e havale etme uygulamalarını derhal sonlandırmasını istiyoruz”
TÜGVA ve benzeri demokrasi ve laiklik karşıtı vakıf, cemaat ve derneklerin eğitim ve bilim alanındaki faaliyetlerine karşı hukuksal ve sendikal mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi; hiçbir dernek, vakıf, cemaat veya tarikat, Milli Eğitim Sistemi’ne ortak edilmemelidir. Türkiye’nin geleceği olan çocuklarımız, siyasi çıkarlar uğruna manipüle edilemez. Hiç kimse, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün biz eğitim emekçilerine miras bıraktığı çocuklarımıza çağdışı bir eğitimi dayatamaz. Bu mücadele, çocuklarımızın çağdaş, laik ve bilimsel eğitim hakkı için sonuna kadar sürecektir.