height="132" />
ANDIMIZ

ANDIMIZ

ABONE OL
Nis 2, 2021 09:15
ANDIMIZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İran-Irak Savaşının üzerinden geçen 33 yılda 3200-5000 arası sivilin ölmesine neden olan katliamda kimyasal silahlarla birçok Kürt vatandaşı katledilmiştir. Saddam Hüseyin’in yapmış olduğu bu soykırım halen hafızadalardır. Kurtulanların birçoğu özellikle de kadınlar kimyasallar yüzünden kısır kalmış, birçok insan kanser vakalarından dolayı hastalanmışlardır. Bu emperyaller kimdi. ? Onları hatırlayalım. Saddam Hüseyin’e destek veren ülkeler hangileri gözden geçirelim. Bunlar;  İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya, Hollanda, Danimarka ve diğer ülkeler İran’ın yıkılması için Irak’a yardım ettiler. Halepçe’ye yapılan saldırıda amaç, İran’ın molla rejimini savaşla devirmekti. Şat-ül Arap suyolu bahane edilerek savaş başlatıldı (Anonymous, 2021). Şu anda Irak ve Suriye’de DAEŞ’i bahane edip, PYD (PKK)’ye silah yardımı yapan ve Avrupa ülkelerinde koruyup kollayan yine aynı aktörlerdir.  Daha sonraki süreçte Irak’ın nasıl işgal edildiği ve Saddam Hüseyin’in akıbeti ve Irak’ın parçalılığı, süregelen bu serüvenin son noktası olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti ise; 1988 yılında Kuzey Irak’ın Halepçe kentinde yaşanan katliam sonrasında ülkeye yaklaşık olarak 51 bin sığınmacıyı almış ve misafir etmiştir (Deniz, 2009). İlerleyen süreçte sahte harita ve pullarla gerçek emelleri ve düşüncelerini ortaya koyan bir kısım nankörlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin bu şefkatini unutmaması gerekmektedir.

Ülkemiz bu süreçte, komşuluk vazifesini sonuna kadar hissettirmiştir. Bu misafirlik ilkesini; “ İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir”. düsturu ile yapmıştır. Yine bu ülkede andını okuyan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Atatürk’ün sadece bir ırkı değil, bu ülkede ki tüm ırkları ve ulusları kuşatan yönüyle “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyebilen ve varlığını Türk varlığına armağan eden yönüyle andını okumuştur. Suriye’de Kürtlere ikinci sınıf insan muamelesi yapan rejime rağmen, Türkiye’de yaşayan Kürtler bu ülkenin öz unsurları olarak bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hak ve hukuklarına sahip olmuş ve bu ülkede her türlü mevkiye yükselmişlerdir. Ne Mutlu Türküm diyene sözünden de gocunmamışlardır. Yine emperyaller tarafından “kukla yapılan PKK ve onların siyasi maşaları dışında” hiçbir kürt vatandaşı “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünden rahatsız olmamış yurdunu ve milletini özünden çok sevmiştir. Yılarca bu yaklaşım bu güzel ülkenin çocuklarının ruhuna işleyen bir istiklal melodisi olmuştur.

Bu ruh; Çanakkale’de şahlanmış, bir ulusun kahramanlık destanı bu ülkesini seven her ırktan ve milliyetten insan sayesinde yaşatılmıştır. Bu ruhun temelleri Göktürklere dayanmaktadır. Siyah, mavi önlüğümüzle hepimiz bu ülkeye hizmet ederken Türk bayrağı önünde kalbimizle, her sabah andımızı okuyarak işimize koyuluyoruz. Bizi bir arada tutan milli ve manevi değerler olmadıktan sonra hiçbir sözün de anlam ve önemi yoktur. Bu konuda  yürürlükten kaldıran yönetmeliğin iptaline karar veren Danıştay 8. Dairesi’nin kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından oy çokluğuyla kaldırılması millet olarak birçok vatandaşımızı haklı olarak üzmüştür. Bu sözlerin ve andın, şekilcilikten uzak bir ulusun hayat sözleri olarak düşünülmesi gerekmektedir.

Sağlıcakla kalın.

Literatür

Anonymous, 2021. https://t24.com.tr/haber/halepce-katliami-ni-fotograflariyla-duyuran-gazeteci-ozturk-sessiz-tanik-in-hikayesini-anlatti-daha-adlari-konmamis-ikiz-erkek-cocugu-biri-anne-digeri-baba-kucaginda-oluyor,939406. Alıntılanma Tarihi: 15.03.2021.

Deniz O. (2009). Mülteci Hareketleri Açısından Van Kentinin Durumu ve Kentteki Mültecilerin Demografik Profili. Doğu Coğrafya Dergisi, 14 (22).

Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN

Fırat Üniversitesi

Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi

Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.