Herşeyi tüketiyoruz, bütün güzellikleri bir çırpıda. Kullan at. Tek kullanımlık yaşıyoruz. Aşkı sevgiyi mutluluğu herşeyi. Kendimizi tüketiyoruz yavaş yavaş. Farkında bile olmadan. Keşke herşey karşılıksız olsa bu kapitalist dünyada. Metaya bağlı olmadan yaşasak. Ekmek ve su yeterdi de artardı. İki metrelik mezardır dünyadan kalan. Çocuk kalsaydık hiç büyümeden. Çocukluğumun oyuncaklarını özledim. Öğretmenlerimden yediğim dayağı. Yaptığım yaramazlıkları. Her teneffüs konuşanlar listesinde kara tahtada adımı en başta görmeyi. Müdürden saç traşım için yediğim makası. Nöbetçi öğretmen fatma hocadan yediğim tokadı. Yanağımdaki beş parmak izi. Kara önlük giymeyi. Hangimiz özlemedik. Eskimeyen eski günler. Ekmeğimizde GDO yoktu.
Ekmek arası domatesin tadı hiçbir şeyde yoktu. Gece yarılarına kadar sokakta top oynardık toz kir içinde. Eve gizlice girişim. Gizlice denize gidip şortumdaki kumdan yakalanmam ve babamdan yediğim fırçayı. Gürültüden şikayetçi Semiha teyze kafamızdan aşağı su dökerdi. Bizde diğer tarafa giderdik kovulana kadar. Sonra oradan da kovulurduk. Komşu bahçeden erik çalıp yerdik. Gazoz kapağı ile top oynardık.
Hep 18 yaşında kalsaydık. Olmadı. Zaman denilen illet hep aleyhimize çalıştı. Saatler pili bitip dursa da zaman durmadı. Her gün yeni bir güne uyandık ama gün aynıydı. İçimizi kemiren takıntılarımıza yenildik. Mutluluğu görmeden yakalamaya çalıştık. Uçup gitti. Uçtuğunu bile göremedik. Sahte yalancı mutluluklarla avutulduk. Bir rüyaya daldık ama uyanamadık. Ölüm de öyle değil mi. Uykuya dalmak gibi. Aslında her gün ölümü yaşıyoruz ama farkında değiliz. Uyuştuk uyutulduk. Deprem oldu on gün sonra unuttuk. Aslında unutmak iyidir. İnsanoğluna verilmiş en büyük lütufdur. Unutmak. Kin, nefret, hasetlik, hırs ne varsa. Bunların yükünden kurtulmak. KPSS, üniversite sınavı derken hayatımız çoktan seçmeli oldu. 4 yanlış bir doğruyu götürdü. En çok satan kitaplar test kitapları oldu. Sınavdan sonra ya çöpe attık ya da yaktık. Bütün hıncımızı kitaplardan çıkardık. Ankarada adamımız yoktu. Sefildik garibandık.
Mutluluğa ulaşmanın, yaşamdan tatmin olmanın yolu, acıdan sakınmak değil, acıyı doğal bir şey, iyi olana erişmek için çabalarken karşımıza mutlaka çıkacak bir basamak olarak görmektir. Der ünlü alman düşünür Friedrich Nietzsche. Acıyı bal eylemek dedikleri bu olsa gerek. Yine en derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. Fırtınalarda öğrenirsin ayakta durmayı.
Küresel ısınma, savaş, atom bombaları, depremler, gürültü, trafik, enflasyon, zam falan. Her şey aleyhimize çalışıyor. Silaha, bomba ve füzelere harcadıkları parayı insanlığa harcasalar ne olurdu. Çok şey olurdu. Hızla tüketiyoruz. Silah bomba füze alıyoruz.
Gidelim buradan der Ali Lidar içimizdeki laneti geride bırakıp gidelim. Yağmur bile güzel yağmıyor artık yağmuru güzel yağan yere gidelim. Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Evet bıktık bu tepemizde sallanan manasız sorulardan.
Soruları olmayan, sorunsuz yerlere gidelim. Gitsek de bırakmaz sabıkalı geçmişiz. Takıntılarımız. Ayağımızda pranga ellerimizde kelepçe. Aklımız firarda. Yine bırakmazlar. Çakılmışız bir kere. Mıh gibi çivi gibi. Pas tutmuş çıkmaz bir kere.
GÜNDEM
16 gün önceGENEL
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024ELAZIĞ
23 Kasım 2024ULUSAL
23 Kasım 2024GÜNDEM
23 Kasım 2024