PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırdığını ilan ettiği açıklamada yer alan “Lozan Antlaşması” ifadesi tartışmalara neden olurken, Hukukçu ve Avukat Figen Çalıkuşu dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Çalıkuşu, “Lozan Türkiye’nin tapusudur ama tabusu değildir. Kalıcı barış için tartışmaları siyasi ranta değil, toplumsal faydaya yönlendirmeliyiz” dedi.
12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi sona erdirdiğini ve örgütsel yapısını feshettiğini açıklayan terör örgütü PKK’nın bildirisinde yer alan “Lozan Antlaşması” ve “1924 Anayasası” referansları, siyasi ve toplumsal tartışmaların fitilini ateşledi. Bildiride, “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı tarih sahnesine çıktı” ifadeleri kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Figen Çalıkuşu, bu tür açıklamaların ve tartışmaların sağlıklı bir barış sürecine katkı sunmadığını belirterek dikkat çeken ifadeler kullandı.
“GÖZYAŞINA ÇARE DEĞİL”
Lozan üzerinden yürütülen tartışmaların geçmişte yaşanan acılara çözüm olmayacağını belirten Çalıkuşu, “Lozan tartışması geçen 50 yılda akan gözyaşlarına fayda sağlamayacak. Akan gözyaşlarına, yitirdiğimiz canlara, verdiğimiz şehitlere çare olmayacak. Barış, bu ülke insanlarının tamamının menfaatinedir. Geçmişin zehirli atmosferine dönmek kolay; zor olan, barış sürecini sahici ve kalıcı biçimde sürdürmektir” diye konuştu.
“LOZAN ELEŞTİRİLEBİLİR AMA KÖKTEN REDDEDİLEMEZ”
Lozan Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alandaki hukuki meşruiyetinin temeli olduğunu vurgulayan Çalıkuşu, “Lozan Türkiye’nin tapusudur ama tabusu değildir. Tarih bilimi ışığında konuşulabilir, eleştirilebilir. Bu, tümden inkâr anlamına gelmez. Demokratik bilinç tam da buradan yetişir ve yerleşir” ifadelerini kullandı.
PKK’nın silah bırakmasının ardından örgütün artık bir tehdit unsuru olarak görülmemesi gerektiğini savunan Çalıkuşu, “Silah bırakan bir örgütü tehdit unsuru olarak görmek sağlıklı değil. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlettir. Lozan üzerinden bir tehdit algısı yaratmak, barışı konuşmamızın önüne geçiyor” dedi.
“ANAYASAL HAKLAR VE HUKUK DEVLETİ İÇİN ORTAK MÜCADELE”
Barışın toplumsal rıza ile inşa edilebileceğini belirten Çalıkuşu, şöyle devam etti:
“Bu süreçte asıl ihtiyaç olan şey; hukuk devleti, demokratikleşme ve anayasal hakların tesisi için ortak ve dirençli talepler geliştirmektir. Demokratik bir Türkiye için, bu süreci bir fırsata çevirebiliriz. Siyasi rantla değil, toplumsal yararla hareket etmeliyiz.”