height="132" />
2021’de evlenen ve boşanan çiftlerin sayısı arttı

2021’de evlenen ve boşanan çiftlerin sayısı arttı

ABONE OL
Nis 19, 2022 20:28
2021’de evlenen ve boşanan çiftlerin sayısı arttı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

PEKİ, ELAZIĞ’DA DURUM NE? İSTATİSTİKLER NE DİYOR?

Türkiye İstatistik Kurumu, 2021 yılına ilişkin evlenme ve boşanma istatistiklerini yayımladı. Buna göre, geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı 2020’ye göre yüzde 15,02 artarak 561 bin 710’a çıktı. Kaba evlenme hızı binde 6,68 olarak gerçekleşti.

Geçen yıl boşanma sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 27,46 artışla 174 bin 85’e yükseldi. Kaba boşanma hızı binde 2,07 oldu.

Ortalama ilk evlenme yaşı, geçen yıl erkekler için 28,1, kadınlar için 25,4 olarak kaydedildi. Boşanmaların yüzde 33,6’sı evliliğin ilk 5 yıllık döneminde, yüzde 20,9’u ise 6-10 yılında gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu, Elazığ’da evlenme ve boşanma istatistiklerini paylaştı. 2021 yılında Elazığ’da, 4 bin 35 kişi evlenirken, aynı yıl Elazığ’da, 965 çift boşandı

ÜİK, 2021 yılında Türkiye’deki evlenme ve boşanma istatistiklerini paylaştı.

Verilere göre Türkiye genelinde evlenen çiftlerin sayısı 561 bin 710 olurken, boşanan çiftlerin sayısı 174 bin 85 olarak açıklandı.

Elazığ’da da evlenme ve boşanma verileri belli oldu.

2021 yılında Elazığ’da 4 bin 35 kişi evlendi. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba evlenme hızıysa binde 6.86 olarak kayıtlara geçti.

Elazığ’da 2021 yılının boşanma istatistikleri de kamuoyuyla paylaşıldı.

Elazığ’da toplam boşanan çift sayısı 965 çift oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı da binde 1.64 oldu.

Öte yandan Elazığ’da son 20 yılın evlenme ve boşanma istatistikleri şöyle oluştu.

 ELAZIĞ’DA YILLARA GÖRE EVLENME İSTATİSTİĞİ          ————– ELAZIĞ’DA YILLARA GÖRE BOŞANMA İSTATİSTİĞİ

 

  • 2001: 4 BİN 707 ———————————————————— 2001: 545
  • 2002: 4 BİN 331 ——————————————————– 2002: 659
  • 2003: 4 BİN 769 —-  ———————————–      ——-2003: 610
  • 2004: 5 BİN 190——————————————————– 2004: 582
  • 2005: 5 BİN 505———————————————————– 2005: 595
  • 2006: 5 BİN 568———————————————————– 2006: 574
  • 2007: 5 BİN 344———————————————————- 2007: 493
  • 2008: 5 BİN 473——————————————————– 2008: 578
  • 2009: 4 BİN 841——————————————————— 2009:681
  • 2010: 4 BİN 613———————————————————- 2010:608
  • 2011: 4 BİN 595—————————————————– 2011:532
  • 2012: 4 BİN 453——————————————————- 2012:664
  • 2013: 4 BİN 773————————————————————2013:670
  • 2014: 4 BİN 724————————————————————2014:682
  • 2015: 4 BİN 437————————————————————2015:600
  • 2016: 4 BİN 274————————————————————2016:511
  • 2017: 4 BİN 178————————————————————2017:539
  • 2018: 3 BİN 989————————————————————2018:636
  • 2019: 3 BİN 986————————————————————2019:771
  • 2020: 3 BİN 384————————————————————2020:733
  • 2021: 4 BİN 35————————————————————-2021:965

Tek yastıkta bir ömrü paylaşmak, âşık olmak, sevmek elbette anlatılamaz şahane duygular ancak bazı evliliklerde yaşanan anlaşmazlıkların bağlı olduğu çeşitli nedenler yerini boşanmaya bırakabiliyor. Çiftler için dışarıdan bakıldığında her ne kadar üzücü gibi olsa da boşanmak da evlenmek kadar doğal bir şeydir. Bizde boşanmanın neden olduğu 3 sebebi yapılan araştırmalara göre elmaelma.com olarak bir araya getirdik! İşte boşanmanın en çok görüldüğü o 3 neden!

Yapılan araştırmalara göre araştırmaclar çiftler arasında %44’ünün boşanmayı kendilerinin başlattığı ve %40’nın ise partnerinin isteği ile boşanmış ve %16’lık bir oranında çiftlerin karşılıklı anlaşmalı olarak boşandığını ortaya çıkarımış. Yaş ortalamasının 45 üstü olan kişilerde yapılan bir ankette şaşırtıcı sonuçlar elde edilmiş. İşte boşanmanın en sık görüldüğü 3 neden!

Çiftler Arasında Sevgi ve Sıcaklığın Kaybolması!

Çiftler arasında boşanma nedenlerine bakıldığında en yaygın nedenlerinden biri de evlilikte sevgi ve sıcaklığın zamanla yok olması olarak karşımıza çıkıyor. Sevgisini ve ilişkideli sıcaklığın kaybolmasıyla boşanma nedenleri arasında sıklıkla karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalara bakıldığında çiftlerin ”Onun için hiçbir şey hissetmiyorum’‘ gibi cümleler kuruldu.

İletişim Kuramama Sorunu

Boşanma nedenleri arasında yaygın olarak gördüğümüz bir diğer nedende çiftler arasındaki iletişim problemleridir. Hepimiz biliyoruz ki iletişim hayatımızın her alanında oldukça önemlidir. Özellikle aynı evi paylaşan evli çiftlerin ortak paydayı yakalaması oldukça önemlidir. Yapılan çalışmalar sonucunda katılımcıların %44’ü boşanma nedenleri arasında iletişim problemleri yer alıyor.

Saygının ve Güvenin Bitmesi

Her ne kadar saygı ve güven her konuda önemli bir etken olsada evlilikte çiftler arasındaki bağı oluşturan en önemli noktayı oluşturmaktadır. Katılımcıların çoğu ‘güveni geri kazanmama’ veya ‘onarılamayacak güven ihlalinin’ evliliklerini bitirme nedeni olduğunu belirtti.

Ortalama ilk evlenme yaşı artışta

Türkiye’de ilk kez evlenen çiftlerin ortalama yaşı da yükselmeye devam etti. Ortalama ilk evlenme yaşı 2021 yılında erkeklerde 28,1 iken kadınlarda 25,4 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 2,7 yaş olarak gerçekleşti.

Kaba evlenme hızının 2021 yılında en yüksek olduğu il binde 8,27 ile Kilis oldu. Bu ili binde 8,06 ile Şanlıurfa, binde 7,99 ile Adıyaman izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,86 ile Gümüşhane oldu. Bu ili binde 5,11 ile Tunceli, binde 5,22 ile Bayburt izledi.

Kaba boşanma hızının en yüksek olduğu il ise binde 3,04 ile İzmir oldu. Bu ili binde 3,01 ile Antalya, binde 2,93 ile Uşak izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu il ise binde 0,38 ile Şırnak oldu. Bu ili binde 0,40 ile Hakkari, binde 0,46 ile Siirt ve Muş takip etti.

“Kriz dönemlerinde evliliklerin sürüyor olması o toplumda evliliğin önemini gösteriyor”

Türkiye’de evliliklerin azalmasının tamamen olumsuz ekonomik koşullara bağlanamayacağının da altını çizen Akınerdem şöyle konuştu: “Sosyologlar olarak biliyoruz ki evlenmek, aile kurmak bir yandan da o ekonomik düzenin daha paylaşımcı, daha dayanışmacı bir şekilde sürmesine de neden oluyor. İnsanlar savaş durumlarında da ekonomik kriz durumlarında da evleniyorlar. Evleniyorlar, çocuk sahibi oluyorlar ve bütün bunlardan vazgeçmiyorlar. Belki istatistiki olarak ufak oynamalar olsa da zaten tam da zor dönemlerde, kriz dönemlerinde, savaş dönemlerinde böyle durumlarda evliliklerin sürüyor olması o toplumda ailenin ve evliliğin ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Sadece bir duygu ve anlam dünyası olarak değil, sosyoekonomik olarak da hayatın sürdürülebilirliği açısından önemli.”

“Evlilik artık sosyal bir zorunluluk olmaktan çıkıyor”

Psikolog Dr. Yudum Söylemez ise Corona virüsü salgınının evlenmek ve boşanmak isteyen çiftler üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “İnsanlar stres durumlarında statükolarını aslında koruma yoluna gidiyorlar. Çünkü zaten etrafta olup biten birçok değişim, korkutucu olaylar, kaygı verici şeyler olduğu zaman ‘bir de biz kendi düzenimizi bozarsak aslında daha da kötü bir duruma düşebiliriz, bununla başa çıkamayız’ diyerek olağan düzeni koruma yoluna gidiyorlar. Odak noktası şu durumda aslında hayatta kalmak oluyor. Hayatta kalmaya çalıştığınız bir ortamda daha lüks gibi düşünebileceğimiz aslında evlilik ya da boşanma konularını çok gündeme almıyorsunuz. Dolayısıyla bir bekletilme söz konusu oldu. Şimdi işler biraz daha normale yaklaştıkça yeniden evlilikler ve boşanmalar arttı” dedi.

Çift ve aile terapisti Söylemez, tüm dünyada insanların evlenmeyi artık daha az tercih ettiğini de belirtti: “Bu artık sosyal bir zorunluluk olmaktan çıkıyor. İnsanların gerçekten istedikleri, ‘severek evlenmek’ dediğimiz evlilik tiplerinin sayısı arttıkça, sevmiyorsan, aşık değilsen ve gerçekten de buna değer görmüyorsan o zaman evlenmek gibi bir zorunluluk hissetmiyorsun. Dolayısıyla bu evliliklerin sayısını azaltıyor.”

Türkiye’de hükümetin genç yaşta evlenmeye teşvik etmesine rağmen bunun gençlerde karşılık bulmadığını ifade eden sosyolog Dr. Akınerdem ise “Türkiye’de evli olduğunuz zaman sosyal hizmetlerden daha kolay yararlanmanız mümkün. Ya da sosyal sigortaların her bir bireyin belli bir yaştan sonra evli olacağını varsayarak kurulduğunu biliyoruz. Evlenme bu açıdan teşvik edilen yani norm olan bir yaşam biçimi. Hükümetin evlenme yaşının yükselmesini durdurmak gibi bir politikası olsa da bence bu biraz söylemsel düzeyde kalıyor. Sosyoekonomik koşullar, dünya görüşü değişiklikleri, insanların daha esnek, daha çok seyahat edebilecekleri işlerde çalışmak zorunda olmaları, bir aile kurmanın giderek zorlaşması insanları daha geç evlenmeye doğru itiyor olabilir. Hükümetin söylemsel olarak evlilik yaşındaki yükselmeyi düşürmek istediğini, daha erken yaşlarda, 20’li yaşlardaki o Türkiye’nin hani bir 20 yıl öncesinden 90’lardaki, 80’lerdeki istatistiklere dönmek istediğini biliyoruz. Ama bunu gerçekleştirecek sosyoekonomik koşulların da olmadığını biliyoruz” şeklinde konuştu.

“Çekirdek ailelerde boşanma daha kolaylaşıyor”

Toplumda boşanmaların da buna yönelik algının değişmesiyle arttığını söyleyen Akınerdem, “Nasıl ki ilk evlenme yaşında istikrarlı bir artış varsa, kaba evlenme hızında istikrarlı ve az da olsa bir düşüş varsa, boşanmada da az da olsa bir yükseliş söz konusu. Bunda boşanmaya toplumsal bakışın giderek dönüşmesinin bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Yani insanlar boşanabileceklerini düşündükleri için boşanabiliyorlar. Yine burada biraz spekülatif konuşacağım ama boşanmada şöyle bir durum var. İnsanlar kendi aile çevrelerinde, toplumsal normların kurulu olduğu, kendi kozalarında yaşadıkları müddetçe daha ilişkisel, daha birbirine bağımlı, bağlı ilişkiler kuruyorlar. Böyle durumlarda boşanmak zorlaşıyor biraz. Bunların çözülmesi, ailelerin birbirlerinden daha uzaklaşıyor olması, daha çekirdek aile ya da göç etmiş ve bağları daha azalmış ailelerde boşanma daha kolaylaşıyor olabilir” dedi.

Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelenin artmasıyla şiddete uğrayan kadınların boşanmak için artık daha cesur davranabildiğini de kaydeden Akınerdem, “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Aileyi Koruma Kanunu çıktıktan sonra kadınlar için şiddetle mücadelede, şiddete uğradıkları durumda yapabilecekleri şeyler arttı. Koruma kararları, uzaklaştırma kararları, tedbir kararları, bütün bunlardan dolayı boşanma konusunda hukuki destek alabiliyorlar. Her ne kadar kadınların adalete erişimi Türkiye’de çok rahat ve iyi koşullarda olmasa dahi bunun ufak da olsa bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ufak da olsa zaman içinde kadınlar içinde bulundukları eşitsiz ve bazen şiddet dolu yaşamdan kurtulabilmeyi daha çok hayal edebiliyorlar. Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi kaldırılmış olsa dahi kadına yönelik şiddeti durdurmak noktasında hükümetin, devletin, kurumların, sivil toplumun gösterdiği bir irade olduğunu ben görüyorum” ifadelerini kullandı.

“Çatışmalı evliliği sürdürmek çocuklara boşanmaktan daha fazla olumsuz etki ediyor”

TÜİK verilerinde son bir yıl içindeki boşanma olayları sonucunda velayete verilen çocuklara ilişkin sayılar da yer aldı. Kesinleşen boşanma davaları sonucunda 2021 yılında 165 bin 937 çocuğun velayeti yüzde 76,1’i anneye, yüzde 23,9’u babaya verildi.

VOA Türkçe’ye konuşan klinik psikolog Dr. Söylemez, toplumda boşanmayla ilgili algının değişmesiyle çocukların boşanma sürecindeki olumsuzlukları daha kolay aşabildiğini söyledi: “Eskiden boşanan ailelerin çocukları okulda tek başlarına iken ve bundan dolayı çok ciddi bir utanç yaşarlarken şimdi sınıfta en azından birkaç kişi oluyor. Boşanmanın dünyanın sonu olmadığı, aslında sağlıklı boşanmanın da mümkün olabileceğine dair daha fazla örnekler olmaya başladı. Bu noktada tabii ki psikolojik destek, terapi, çift ve aile terapisi, bunlar çok önemli destek mekanizmaları olarak devreye girdi. Çünkü o dönemlerde tabii ki her aile çok da kolay adapte olamıyor. Çatışmalı boşanmalar da oluyor. O süreçte çocukları da boşanan bireyleri de korumak adına psikologlardan, psikolojik danışmanlardan mutlaka destek alınması çok çok önemli oluyor.”

Çocuklar üzerinde çatışmalı evlilikleri sürdürmenin boşanmadan daha fazla olumsuz etkisi olduğu uyarısını yapan söylemez, “Aslında kötü, olumsuz, sağlıksız bir evliliği özellikle zaten şiddet varsa, artık çiftler birbirinden koptu ve paylaşacak hiçbir şeyleri yoksa aynı evin içinde kalmaya çalışmak çocuklar için bir iyilik değil. Birçok insan böyle bir yanılgı içinde oluyor. Ama bu, çocuklara aslında o ailede bir arabulucu, iki tarafı birbirine yapıştırmaya çalışan bir tutkal gibi büyük bir sorumluluk yüklemek demek oluyor. Bu da çocukların ruh sağlığı açısından çok zararlı. Onun için tabii ki evlilikleri korumak, sağlıklı olduğu sürece çok değerli. Bu aşamalarda yine çiftlere terapistlerinden destek almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ama eğer artık bir çıkmaza girildiyse o zaman da sağlıklı boşanma için destek almaları çok önemli olacaktır. Hem çocukların hem yetişkinlerin ruh sağlığı açısından” dedi.

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.