height="132" />
Mutlaka Okumanız Gereken 9 Klasik Kitap

Mutlaka Okumanız Gereken 9 Klasik Kitap

ABONE OL
Şub 8, 2022 17:29
Mutlaka Okumanız Gereken 9 Klasik Kitap
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Elazığ Sürmanşet Haber Ga­ze­te­si ola­rak Mut­la­ka Oku­ma­nız Ge­re­ken 9 Kla­sik ki­ta­bı siz­ler için der­le­dik.

1- Madam Bo­vary / G. Fla­ubert: Madam Bo­vary, lüks ve zevk düş­kü­nü bir kadın tra­je­di­si­nin öte­sin­de, pek çok ko­nu­da insan iliş­ki­le­ri­ni kur­ca­la­ya­rak Emma ve diğer ka­rak­ter­ler üze­rin­den bugün dahi için­de yaşam sa­va­şı ver­di­ği­miz “derin top­lu­mun” di­na­mik­le­ri üze­ri­ne ger­çek­çi ve açık­la­yı­cı bir pa­no­ra­ma su­nu­yor.
Tüm za­man­la­rın en önem­li baş­ya­pıt­la­rın­dan bi­ri­si ola­rak kabul edi­len Madam Bo­vary’yi oku­mak için geç kal­ma­yın…

2- Çan­lar Kimin İçin Ça­lı­yor / E. He­min­g­way:

“Bir kişi bile ölse ek­si­li­rim ben
Tüm in­san­lı­ğın par­ça­sı­yım dedim ya
Sorma her se­fe­rin­de
Çan­lar kimin için ça­lı­yor diye”

He­min­g­way’in film­le­re, ti­yat­ro­la­ra, şar­kı­la­ra konu olan ünlü ro­ma­nı İspan­ya İç Sa­va­şı’nda bir köp­rü­yü uçur­mak için gö­rev­len­di­ri­len bir ge­ril­la gru­bu­nun dört gün­lük hi­kâ­ye­si­ni an­la­tır. Dağda ölüm­le yaşam, ce­sa­ret­le korku, ça­re­siz­lik­le umut kol ko­la­dır. Fa­şiz­me karşı bir­le­şen köy­lü­ler, çin­ge­ne­ler, öğ­ret­men­ler ken­di­le­rin­den çok güçlü bir or­du­ya karşı inanç­la, umut­la sa­va­şır­lar. Kah­ra­man­lık, savaş, mü­ca­de­le. Ve aşk: Ro­man­da­ki kah­ra­man­lar­dan bi­ri­si olan Pilar’ın söy­le­di­ği gibi, “Çünkü tüm yi­ğit­li­ği­ne kar­şın ya­pa­yal­nız ka­la­bi­lir insan”.
Fidel Cast­ro’nun esin kay­na­ğım ola­rak ni­te­len­dir­di­ği Çan­lar Kimin İçin Ça­lı­yor’u oku­mak için geç kal­ma­yın..

3- Do­ri­an Gray’in Port­re­si / O. Wilde: Do­ri­an Gray’in Port­re­si, İrlan­da­lı roman ve oyun ya­za­rı Oscar Wilde’ın 1891 ta­rih­li tek ro­ma­nı­dır. İlk ola­rak Lip­pin­cot’s Monthly Ma­ga­zi­ne der­gi­sin­de tef­ri­ka ola­rak ya­yım­la­nan hi­kâ­ye, edi­tör­ler ta­ra­fın­dan “ah­lak­sız­ca” bu­lun­muş, ba­sıl­ma­dan önce Wilde’ın bil­gi­si ol­mak­sı­zın beş yüz ke­li­me­si san­sür­len­miş­tir. San­sü­re rağ­men Do­ri­an Gray’in Port­re­si İngi­liz kitap eleş­tir­men­le­ri ta­ra­fın­dan ah­la­ki de­ğer­le­ri ze­de­le­mek­le suç­lan­mış, ya­za­rı­na yö­ne­lik ah­lak­çı eleş­ti­ri­le­rin se­be­bi ol­muş­tur. Wilde ise roman ola­rak ba­sıl­ma­sın­dan önce hi­kâ­ye­yi göz­den ge­çi­rip ge­liş­tir­miş, bir de roman sa­na­tıy­la il­gi­li veciz bir önsöz ek­le­miş­tir. Eli­niz­de­ki bu metin, hi­kâ­ye­nin san­sür­süz ve özgün ha­li­dir.

4 – Demir Ökçe / Jack Lon­don: “Cesur in­san­la­rın ölü­mü­nü sey­ret­mek, kor­kak­la­rın ha­yat­la­rı için yal­var­dı­ğı­nı işit­mek­ten daha ko­lay­dır.”
Mo­dern dis­to­pik ro­ma­nın en erken ör­nek­le­rin­den biri ola­rak de­ğer­len­di­ri­len ve bilim kurgu öğe­le­ri de ta­şı­yan Demir Ökçe, oli­gar­şi­nin Ame­ri­ka’daki yük­se­li­şiy­le bir­lik­te ya­şa­nan acı­ma­sız sınıf sa­va­şı­nı konu alır. Jack Lon­don’ın sos­ya­list gö­rüş­le­ri­nin en açık şek­liy­le ifade edil­di­ği bu roman, yir­min­ci yüz­yı­lın baş­lan­gı­cı­nın çal­kan­tı­lı ru­hu­nu ür­per­ti­ci bir dille ak­tar­dı­ğı gibi ya­zıl­dık­tan se­ne­ler sonra ya­şa­nan fa­şiz­min yük­se­li­şi ve oto­ri­ter hü­kü­met­ler­le il­gi­li isa­bet­li ön­gö­rü­ler­de bu­lu­nur.
Jack Lon­don’ın ölüm­süz eseri Demir Ökçe’yi oku­mak için geç kal­ma­yın…

5- Si­lah­la­ra Veda / E. He­min­g­way: Ro­ma­lı ozan Ho­ra­ti­us, “Bir in­sa­nın va­ta­nı için öl­me­si güzel bir şey” diye yaz­mış. He­min­g­way ise Ho­ra­ti­us’un adını an­ma­dan şöyle diyor: “Eski çağ ozan­la­rı, va­ta­nı için öl­me­nin güzel bir şey ol­du­ğu­nu söy­le­miş. Mo­dern çağın sa­vaş­la­rın­da öl­mek­se ne onur ka­zan­dı­rır in­sa­na ne asa­let ge­ti­rir; bir hiç uğ­ru­na ge­be­rir gi­der­sin.”

6- Nost­ro­mo / Jo­seph Con­rad: Char­les Gould’a ba­ba­sın­dan miras kalan San Tome’deki gümüş ma­de­ni, çev­re­de­ki tüm in­san­la­rın ih­ti­ras­lı bir mü­ca­de­le içine gir­me­si­ne neden olur. Ül­ke­nin po­li­tik gün­de­mi, bi­rey­sel iliş­ki­ler ve in­san­la­rın ha­yat­la­rı bu gümüş ma­de­niy­le ka­çı­nıl­maz bi­çim­de de­ği­şe­cek­tir.
Mo­der­niz­min ön­cü­le­rin­den biri sa­yı­lan Jo­seph Con­rad, ha­ya­li bir Güney Ame­ri­ka ül­ke­sin­de geçen bu hi­kâ­yey­le bir top­lum­sal ya­pı­yı ve si­ya­si or­ta­ma etki eden fak­tör­le­ri ay­rın­tı­la­rıy­la ele alır.
İngi­liz ede­bi­yat eleş­tir­me­ni Wal­ter Allen’ın, “Yir­min­ci yüz­yıl­da İngi­liz­ce ya­zıl­mış en büyük roman” diye ta­nım­la­dı­ğı bu baş­ya­pı­tı, usta ya­za­rı­mız Ha­li­kar­nas Ba­lık­çı­sı’nın çe­vi­ri­siy­le su­nu­yo­ruz.

7- Mi­le­na’ya Mek­tup­lar / F. Kafka: Franz Kafka, Mi­le­na’yla 1920 yı­lı­nın baş­la­rın­da ta­nış­mış­tır. Ara­la­rın­da çok sa­mi­mi bir ar­ka­daş­lık oluş­muş­tur. Kafka’nın gün­lük­le­ri de ar­ka­daş­lık­la­rı­nın de­rin­li­ği­ni göz­ler önüne ser­miş­tir. Ancak gün­lük­ler değil, mek­tup­la­rın ilk kez ya­yım­lan­ma­sıy­la duy­gu­lar ger­çek an­lam­da açığa vu­rul­muş­tur: Bir aşk ro­ma­nı, duy­gu­la­rın ça­re­siz­li­ği, mut­lu­luk, ken­di­ni yok etmek ve al­çalt­mak.
“Bu kor­kunç ama kor­kunç­lu­ğuy­la bir o kadar de­rin­le­re kadar in­me­yen mek­tu­bu oku­duk­tan sonra, ge­li­şiy­le bana ver­di­ği mut­lu­luk için te­şek­kür etmek çok da kolay değil. Bugün tatil günü, sı­ra­dan bir mek­tup gel­mez­di; yarın, yani cuma günü de siz­den bir mek­tu­bun gelip gel­me­ye­ce­ği meç­hul­dü. Yani bir tür bo­ğu­cu ses­siz­lik vardı ama sizle il­gi­li ol­du­ğu sü­re­ce üzün­tü ver­mi­yor­du. Son mek­tu­bu­nuz­da, şez­long­da uzan­mış bu­lun­du­ğum yer­den karlı te­pe­de­ki dağ tır­ma­nı­cı­la­rı­nı iz­le­di­ğim gibi, ne kadar güçlü ol­du­ğu­nu­zu iz­le­dim. Ve şimdi öğle ye­me­ğin­den hemen önce mek­tu­bu­nuz geldi, onu ya­nı­ma ala­bil­dim, çan­ta­dan çı­kar­ta­bil­dim, ma­sa­nın üze­ri­ne ko­ya­bil­dim, ye­ni­den çan­ta­ya yer­leş­ti­re­bil­dim; el­le­rin bir mek­tup­la oy­na­ma is­te­ği gibi, insan on­la­rı izler ve ço­cuk­lar için se­vi­nir.”
8- İki Şeh­rin Hi­kâ­ye­si / C. Dic­kens: Char­les Dic­kens, eşsiz ro­ma­nı İki Şeh­rin Hi­kâ­ye­si’nde, Fran­sız Dev­ri­mi sı­ra­sın­da Lond­ra ve Paris’te geçen hazin bir aşk hi­kâ­ye­si­ni, in­san­la­rın maruz kal­dı­ğı hak­sız­lık­lar ve Fran­sız aris­tok­ra­si­nin in­san­la­ra reva gör­dü­ğü zulüm ile bir­lik­te us­ta­lık­la işler. Hi­kâ­ye­nin kah­ra­man­la­rı­nın ha­yat­la­rı bu baskı, zulüm ve savaş or­ta­mın­da büyük sı­nav­lar­dan ge­çe­cek­tir.
Aşk, iha­net, sa­da­kat ve mü­ca­de­le­nin iç içe geç­ti­ği ola­ğa­nüs­tü bir des­tan, mut­la­ka okun­ma­sı ge­re­ken bir baş­ya­pıt…

9- Mar­tin Eden / J. Lon­don: “Ancak ben, benim; kendi zevk­le­ri­mi in­sa­noğ­lu­nun ortak hü­küm­le­ri­nin ya­nın­da geri plana at­ma­ya­ca­ğım.”
Oto­bi­yog­ra­fik özel­lik­ler ta­şı­yan Mar­tin Eden, Jack Lon­don’ın en önem­li ve özgün ka­rak­ter­le­rin­den biri sa­yı­la­bi­lir. San Fran­cis­co’da geçen bu roman, sı­ra­dan bir de­niz­ciy­ken ede­bi­ya­ta ve aşka dair ha­yal­le­ri­nin pe­şi­ne dü­şe­rek yep­ye­ni bir ha­ya­ta yel­ken açan genç bir ada­mın hi­kâ­ye­si­ni an­la­tır. Peki, Mar­tin Eden, hayal et­ti­ği her şeye sahip ol­du­ğun­da ger­çek mut­lu­lu­ğa da eri­şe­bi­lecek midir?

KAYNAK: Bilgi Yayınevi…

Kitapları satın almak için link:

https://www.bilgiyayinevi.com.tr/mutlaka-okumaniz-gereken-9-klasik

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.