Son zamanlarda ülkenin refah seviyesinin düştüğü huzursuz bir ortamın var olduğu görülürken her gün basına yansıyan intihar, cinayet ve kadına şiddet olayları vatandaşı son noktaya getirmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde Elazığ’da intihar eden Enes Kara isimli gencin ölümüne aile ve tarikat baskısı neden olurken bugün birde Gazeteci İsmail Saymaz’ın Elazığ’da bir türbede üç çocuğa cinsel istismarda bulunulduğu iddiaları gündeme bomba gibi düştü. 

Sürekli olarak basına yansıyan hırsızlık, taciz, tecavüz, cinayet, kadına şiddet vb. birçok sorunun var olması akıllara “Şehrin ve ülkenin bürokratları ne ile meşgul?” sorusunu getiriyor.

Sürekli olarak meclis çatısı altında siyasi kimliğe yakışmayan davranışlar içerisinde bulunup danışıklı dövüşten vatandaşların sorunlarıyla ilgilenmeyi unutan vekiller ve şehrin hiçbir sorunu ile ilgilenmeyen,  kamuoyunda algı oluşturmaktan başka işi olmayan bürokratlar asli görevlerinin farkına varmalarının daha ne kadar uzun bir süreçte gerçekleşeceği merak edilen konular arasında.

Kurumların denetlemeleri eksik, insanların ekonomik durumları kötü, eğitim sistemi ise sadece isim değişikliğinden ibaret. Gerek ülke yönetimindeki iktidar gerek iktidarın yaptıkları karşısında bir çözüm üretemeyen muhalefet…

Her gün intihar eden gençler, denetlenmeyen tarikatlar ve din adı altında yapılan usulsüzlükler, suçlulara karşı uygulanan cezaların caydırıcı nitelikte olmaması daha sayamadığımız bir sürü eksik ve bu kadar eksiğe rağmen sorunların giderilmesine yönelik atılmayan adımlar. Başta baskın bir hükümet ortada korku imparatorluğu altta ise ezilen vatandaş  kitlesi.

Vatandaşlar, krizden depreme, pandemiden yasal olmayan suçlara birçok sıkıntıdan artık yıldıklarını ifade ederken “Akşamları televizyonda haber açmaya korkar olduk sürekli olarak hırsızlık, cinayet ve şiddet gibi haberlerle karşılaşıyoruz bu da bizi üzüyor. Toplum olarak huzursuz bir ortada kaldı. Sürekli olarak sıkıntılar yumağında boğuşmaktan yorulduk. Ekonomi desen almış başını gidiyor. İnsanlar taciz tecavüzde bulunup birkaç ay sonra serbest bırakılıyor. Cezalarımız caydırıcı nitelikte değil” ifadelerine yer verdi.