TÜİK verilerine göre 2021’in ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi % 7 oranında büyüdüğüne dikkat çekilen açıklamada;” Bu oran, Çin’den sonra dünyada ikinci büyüme oranı olarak kayıtlara geçti. Ne var ki geniş halk kitlelerinin bu büyümeden payını alamaması, büyüme rakamlarına dönük eleştirileri de artırmaktadır. Reel ekonomide kriz şatlarının sürmesi, yatırım ve üretim yapmanın zorlaşması, istihdam imkânlarının daralması, artan faizler, otomatiğe bağlanan zamlar ve alım gücünün düşmesi gibi nedenler büyüme rakamlarını sorgulanır hale getiriyor. Ülkelerin ekonomileri büyüme oranlarında rekor kırsa da bunun etkileri tabana indikçe hissedilmez hale geliyor.
Oxfam istatistiklerine göre dünyadaki servetin % 99’u % 1’lik kesimin elindeyken, % 99’un payına düşen servet miktarı ise yüzde 1 oranında kalıyor. Kapitalist sistemin iddia ettiği serbest piyasa şartların sadece sermaye için geçerli olması, sınırsız rekabet, devletlerin ekonomide küçülmeye gitmesi, buna bağlı yaşanan özelleştirme furyası gibi etkenler, ekonomik ve ticari aktiviteleri büyük oranda şirket, holding vb. sermaye gruplarının tekeline bıraktı. Adaletten uzak bu sömürü düzeni, periyodik aralıklarla yaşanan krizlerin de başlıca sebebidir.
Uygulanan iktisat politikalarının insan merkezli olup olmadığının en önemli ölçütü üretilen değerlerin paylaşım şeklidir. Merkezinde insan/insanlık olmayan, refahı tabana yayma amacından uzaklaşmış, sadece ülke ekonomisini büyütmeye kilitlenmiş bir iktisat anlayışını reddediyoruz. Tüketim, ithalat ve inşaat ile büyüme çözüm değildir, sürdürülebilir de değildir. Daha çok üreterek ve istihdamı artırarak büyümenin bir tercih değil zorunluluk olduğu artık görülmelidir.” denildi
KAMU İŞÇİLERİ ENFLASYON CANAVARINA EZDİRİLMEMELİDİR
Kamu işçilerini kapsayan toplu sözleşme için görüşme süreci başladığı ifade edilen açıklamada;” Daha önce taşeron işçisi olarak çalışanlara KHK ile kadro verilmiş olması nedeniyle bu görüşmeler bu yıl çok daha fazla sayıda işçiyi ilgilendirmektedir. Görüşmelerde işçi temsilcileri zamlar, enflasyon rakamları ve döviz kuru gibi etkenlere bağlı olarak eriyen ücretler için uygun artış oranları talep ederken açıklanan büyüme rakamları, kişi başına düşen milli gelir ve refah payı gibi haklı gerekçeleri öne çıkarırlar. Hükümet temsilcileri ise zorlukları, bütçe dengelerini, ekonomik istikrarı öne çıkararak talep edilen artış miktarlarının çok altında kalan teklifler sunarlar.
İlk çeyrekte ekonomik büyümede Çin’den sonra dünyada ikinci sıraya yerleşen Türkiye’nin makul ve adil bir artış oranı ile çalışanlarını sevindirmesi gerekir. Ücretlerde yapılacak makul bir artış, büyümeden kaynaklı refahın tabana yayılmasında önemli bir adım olacaktır. Ekonomik krizin ağır yükünün çalışanların sırtına yüklenmesinden vazgeçilmeli, işçi ve emekçi enflasyona ezdirilmemelidir. 696 sayılı KHK ile kadroya geçirilen işçilerin zorunlu emeklilik, tayin hakları gibi sorunlarının ve ücret dengesizliğinin giderilmesi de gerekir.” şeklinde önerilere yer verildi.
GÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
2 gün önceELAZIĞ
11 gün önceULUSAL
16 gün önceGÜNDEM
17 gün önceELAZIĞ
21 gün önceULUSAL
05 Ekim 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.